Toprağın altındaki sessizlik Hüseyin ve genç öğrenciyi yutmak ister gibiydi. Her adımda kalpleri hızla çarpıyor, nefesleri sıkışıyordu. Tabutun içi soğuk ve nemliydi, duvarlar fısıltılarla doluydu ve her fısıltı Hüseyin’in içini titretiyordu
Genç öğrenci titrek bir sesle fısıldadı
Burası sadece bir başlangıç Hüseyin Gerçekleri gördükçe korkun daha da büyüyecek”
Hüseyin gözlerini karanlığa dikti, cesaretini topladı. Elini genç öğrencinin eline uzattı ve birlikte tabuttan çıktılar. Toprağın üzerindeki gece rüzgârla savruluyor, mezarlık taşlarının gölgeleri dans ediyordu. Her taş sanki kendi başına bir sır taşıyordu
O anda tabuttan bir damla su düştü ve toprağa karıştı. Bu damla genç öğrencinin gözyaşı değildi; tabutun içindeki gömülü sırların ilk işaretiydi. Hüseyin dondu ama geri adım atmadı. Artık geri dönüş yoktu
Gökyüzü karanlık bulutlarla kaplanmıştı. Rüzgâr uğulduyor, mezarlığın sessizliği yerini uğultuya bırakıyordu. Hüseyin ve genç öğrenci, toprağın altında saklanan tüm sırları yüzeye çıkaracak bir yolculuğa başlamıştı. Her adımda heyecan daha da yükseliyor, kalpleri kabarıyordu
Ve o an, mezarlığın gölgeleri kendi hareketini kazanır gibi titredi. Toprağın altındaki gizem onlara meydan okuyordu. Hüseyin bir adım attı, kalbindeki korku yerini cesarete bıraktı. Geceyi delen fısıltı zirveye ulaşıyor, bu an unutulmaz bir dönüm noktası oluyordu
İsmail Gökkuş
devam edecek