Genç adam, tozu
Hüseyin’in yüzüne doğru savurdu.
Ancak Hüseyin, son anda bir refleksle kolunu kaldırıp gözlerini kapadı.
Toz, onun yerine açık duran çelik kutunun içindeki belgelere ve mührün üzerine saçıldı
Ani bir sizzling sesi yükseldi.
Toz, belgelerle temas eder etmez onları aniden alev alıp küle dönüştürdü.
Alevler, geçici bir ışık huzmesi yayarak mezarlığı aydınlattı ve genç adamın şaşkın ve korku dolu yüzünü ortaya çıkardı.
Büyük dedesinin itibarını kurtarmak için getirdiği şey, onun son kanıtlarını da yok etmişti
Hayır diye haykırdı çılgınca.
O anda, rüzgar tekrar uğuldamaya başladı, ancak bu sefer öfkeli ve acı dolu bir sesle doluydu. Mezarlıktaki gölgeler yoğunlaştı ve bir araya gelerek, neredeyse insan formunda, acı çeken bir figür oluşturdular. Büyük bir ıstırap çığlığı havayı yardı.
Oğlum!" diye gürledi hayaletimsi bir ses. "Yaptığın ihanet asla unutulmayacak! Lanetim senin ve senin soyunun üzerinde sonsuza kadar duracak!"
Genç adam, dehşet içinde yere yığıldı, yüzü bembeyaz olmuştu.
Gerçekle yüzleşmek, onu fiziksel olarak paramparça etmişti.
Hüseyin, öfke ve acıma arasında bocalayarak ona baktı. Lanet, kanıtlar yok olduğu için sona ermemiş, daha da güçlenmişti.
İsmail Gökkuş
devam edecek...