Deneme / Hayata Dair Denemeler
Eklenme Tarihi : 22.09.2025
“İnsanlar hatalarını mutluyken değil ancak mutsuzken anlar.”
Daniel Defoe
“İnsanların mutlulukları yada
mutsuzlukları, talihin olduğu kadar Kendi karakterlerinin de eseridir.”La Rochefoucauld
Adım Aysu, bu duyguları, zamanında
binlerce kere hak ettiği halde sağlığında, yanımda iken, en yakınımda iken
kendisine anlatamadığım, ya da anlatmaktan kaçındığım, evimin direği, umudumun
sönmeyen mumu, dünyama doğan güneşim, biricik eşim için pişmanlıklar
deryasında, sulu gözlerle arkasından yazıyorum.
Sevgili eşim, aslan yüreklim,
gözümün nuru, ömrümün anlamı, ilk ve tek aşkım, gönlümün baharı, yolunu
gözlediğim, ayrılmadan hasretle özlediğim, efendim, beyim, umudum, varlığım, canım…
Zahmetsiz, parasız pulsuz, fakat değer verme
adına çok anlamlı bu hitapları fazlasıyla hak ettiğin halde, hayattayken
yeterince sana söyleyememenin, ya da inatla, nazlanarak söylememenin, vicdanımı
kavuran acısıyla karalıyorum. Yüreğim şu an bin parça, bağrım yanık, vicdanım
acılar içinde…
Islak gözlerle, tarumar olmuş, enkaz
bir bedenle, yığıldığım yerden, solmuş bedenini izliyorum. Çaresiz ve ümitsiz bir
tükenmişliğin biçareliği ile el sallayamadan, dokunamadan, koklayamadan, son
yolculuğuna uğurlamanın dayanılmaz kahrını hücrelerimde hissetmekteyim.
Oysa her eşten daha çok, daha
fazlasıyla hak ediyordun bir yudum
ilgiyi, sıcacık bir gülümsemeyi… Fakat yapamadım, birlikteliğimizin kıymetini
bilemedim, sahip olduğum güzelliklerin değerini, önemini, ayrıcalığını
anlayamadım.
Mutluluğu tatmamış kalbime, cömertçe
akıttığın deryalar misali sevginin bir tek kırıntısını tenezzül edip de, seninle
paylaşmadım. Hep almayı, istemeyi, üzmeyi hırpalamayı yeğledim. Sevindirmeyi,
tebessüm ettirecek munisliği, minneti, şükranı, nezaketi sana çok, ya da
gereksiz gördüm. Bencilliğimin, kıymet bilmezliğimin faturası şimdi vicdanımda
yük…
Oysa her kapımızı çaldığında, içimi
ısıtacak gülümsemeni göreceğimi, umuduma tozpembe hülyalar katan “nasılsın
canım” sözünü işiteceğimi biliyordum.
Hep te böyle oldu. Beni hiç
yanıltmadın, hayal kırıklığına uğratmadın. Sen tebessümle, candan davranırken, ben hırçın,
kırgın ve gergindim.
En yorgun zamanında, en üzgün ve sıkıntılı
anında bile, “bir tanem” sözcüğünü asla ihmal etmedin. Beni telaşlandıracak,
üzecek, hırpalayacak tavırlardan titizlikle kaçındın…
Bense huysuz ve şımarık bir çocuk
gibi, olmadık sözlerle, moralini bozdum,
gülücüklerini boğazına tıkadım. Yine de zerre kadar yüksünmedin, sert
davranmadın, hoşuna gitmeyen densiz tavırlarımı, kırıcı söylemlerimi
görmezlikten geldin, hoşgörünle yıkayarak, tebessüme dönüştürdün, tartışmaya
taşımadın.
Binlerce kere haklı olduğun halde,
suçlu ve haksız senmişsin gibi alttan aldın, teskin ettin, dinledin. “Haklısın
canım” diyerek, erdemliliğin, sabrın tahammülün en nadide örneklerini
sergiledin.
Yuvana, eşine sahip çıkmasını,
korumasını kollamasını bilirdin. “Gerçek koca nasıl olunurmuş” un en nadide
temsilcisiydin. Örnek yaşamınla bana rehber, aydınlık yol, çaresizliğime umut
oldun. Bütün bunları yaparken hiçbir zaman böbürlenmedin, efelenmedin. Kendini
haklı görmedin. Haklılık payesini bana verdin. Beni; olgun, eksiksiz, mükemmel bir
tanecik eşin gördün. İstekle memnuniyetle, canı gönülden kabul ettin.
Oysa bir çok sorununun sebebinin,
ben olduğumu biliyordum. Kendi haksızlığımı anlıyor, görüyor, biliyor fakat
itiraf edemiyordum.
Ya da kendi haklılığını hiç
savunmayan, asılsız, mesnetsiz suçlamalarıma karşılık vermeden sabırla,
şefkatle istekle dinleyen, kendi haklarından feragat eden o mütevazı tavrından,
saygı duyulacak erdeminden yüz alarak kendimi gerçekten haklı sanıyordum.
Meğer; gerçek seven, önemseyen, değer veren,
beni değerli kılan senmişsin. Sevginin, vefanın, özverinin adı da senmişsin.
Ben se, kadir kıymet bilmez, şımarık, bencilin biriymişim.
Hiç bitmeyecek sandığımız ömürler,
değerini bilemediğim saadetler de bir anda bitiyormuş meğer. Bunu acıyla
yaşamanın perişanlığı içindeyim işte.
Sevgiyle kalın
(devam edecek)
Seyfettin Karamızrak