
İklimin iliklerine sordum hafifçe
tebessüm etti işinin ehli
Aşk iken arzı endam eden dolunaya
takıldı
G/özlerim
Muhatabım neydi ya da kim sahi?
Eylül bakışlı idi nakkaş
Benimse içimde serili zemheri
Kuytularda öpüşenlere dokunmadan
Uzaklaştım oralardan
Saat gecenin sönük feri
Varsa yoksa oldu mu da on iki…
Külkedisi mizaçlı bir şakayıktım
Tebessüm ehli sırnaşık bir yıldız
belki de
Ve de aşkın mensubu
En de mahzunu
Uzatmadan sevdim seveli
En çok da uzaktan.
Göktü buruşuk tenine bulutlar geçiren
Yerdi umudun tefsiri
İç bükey bir ayna
Sallantıda mevsim
Eylül ise uğramış kapkaça
Belli ki Eylül’e de geç kalmıştım
Ama en çok en çok kendime
Bir mikado çöpü ve dağıtılan kartlar
Oynamayı bilmediğim kadar
Pokeri ya da adam asmaca
Tünediğim dalda sallandırışmış üç beş
nefer
Aşkın ve özlemin kolluk kuvveti
Sanlar ve zanlar
Efsunlu bir ölüm dilediğim kadar
Emsalsiz bir düş gördüm göreli
En çok da merak ettim içimdeki zikri
Fikrime riayet ettiğim kadar mahcup
Gölgemle içli dışlı bir ardıç
Künyemde kayıp
İşin ilginci ismim birden çok
Nefsimse alabildiğine tok
Beslemediğim kadar
Besili bir kuşa özenip de kanatlarıma
Dolanan mehtabın endamlı seferi
Sevecen bir iklim dilemiştim oysa
Yaz olmasın yeter ki
Sıcaktan mustarip de bir Anka
Külliyen külümden doğmama
Vesile ve işte rütbem
Aşkın neferi seyyah bir ruh
Bedenimse kaskatı
Uyutulduğumdan beri defalarca
Ne çok şey noksan
Öncem kayıp
Andaki en ayıp ise kaçıp da
tutamadığım
Çocukluğum ve müspet menfi
Malulen emekli olan şunca şiiri
Ben değil miydim tensiye eden
Azar azar ölen
Çoğaldıkça körelen
Mademki ucuz etin yahnisi idi kötü
olan
Uleması cihanın kamaşan gözlerime
dolan
Onca yaşı ve yası
Sahi kimdi kim silecek olan?