‘’ne yapsan ne etsen anlaşılmadan
belki sebep kendini aşmak dürtüsü
Süheyla değil başkaydı adın
nabızlarında pişmanlığın gürültüsü
gülümsemen soğumuş çiçek
ölüsü…’’(Alıntı)
Bir düş ölüsüydün sen
İçime serpilesi nice tohum
Yerle yeksan edilmiş ruhun tortusu
Bilinmezi imge t/adına içtiğim
Aşkın latif satırlarında kendimi sana
adadığım…
Bir düş ırmağıydın sen
İçine düşülesi aşk değildi
Geride kalan öfken
Metazori bir esinti
Kıblesinde sessizliğin
Tanık olandı Yaratan
Aklın kıyılarına vuran üç beş şiirden
Çok fazlası olsaydın keşke.
Hulasası aşkın kırağılar çalan
matemin
Sürrealist gölgesiydin
Adağındı ayrılık
Varlığım artık değil sana tutsak
Tutulu kaldığım bunca zamanın
ötesinde
Baştan başlayan bir filmin senaryosu
Kopyaladığım bir aşk değildin hem
Korkmadan sevmeliydim seni bir ömür
Korunaklı dünyamda
Ucu kaçan ipe asılı bir ceset adeta
Esefle söylerken sen adımı…
Ah, bir dehlizdi içimdeki matem
Yalnızlığın gövde gösterisi
İtibar etmeyen sen, ey sevgili
Başat duygusuydu aşkın önce özlem
Artık sensiz bir özne içine
saklandığım.
Hüzünlerse leylisi yalnızlığın
Kor hecelerse çapkın ve bıçkın
rüzgarın
Tentesine konan bir kuşun kanat
sesinde
İçimden gelen değildi artık aşk
Kanıtsız bir cinayet
Senden çıkan her kurşun
Ne de olsa sessizliğindin
Yüreğime sapladığın.
Dualarımdan asla eksik etmezken seni
Sessizliğin o acımasız kırbacı
Melun bir gölge ve diğeri
Meşru savunması yüreğin
Sessizliğindi beni hüzünle terbiye
eden
Kor bir notadan firar eden
Yaldızlı yolu yalnızlığın
Şairdi önce seni bana mecbur eden
Şiirlerim artık sensiz bir ırkın
Soluk güneşi
Her renktin
Şimdiyse karanlığın mizacı
Ayrı düşmekti artık bu sonun kesilmiş
faturası…