Gönlümde açmadı baharın gülü,
Dikenler savurdu umudun külü,
Karanlık sarmışken o zorlu yolu,
Yaraları sararsa yanık gönlüm.
Sevdanın zirvesi buz tuttu dağım,
İçimde çağlayan susmaz gözyaşım,
Sönmeyen ateşte közlenen aşım,
Küllerimi üflerse yanık gönlüm.
Her sözün kalbimde bir hançer gibi,
Her bakış içimde bir sancı gibi,
Suskun gecelerde bir çığlık gibi,
Göğsümü de dağlarsa yanık gönlüm.
Sordular dostlarım niçin solgunsun,
Gözlerin bulutta neden dalgınsın,
Ömrünü tüketen dertle yangınsın,
Günlerdir senelerce yanık gönlüm.
Geceler perdedir, gündüzüm derttir,
Çaresiz ruhuma çıkışlar serttir,
Sevdaya kilit aşına nefrettir,
Anahtarı kırarsa yanık gönlüm.
Kalemim söylerken gözyaşı aktı,
Sözlerin içimde yanardağ yaktı,
Çözümsüz bilmecem cevapsız kaldı,
Ta ezelden yazılsa yanık gönlüm.
İsmail Gökkuş