Kısa Hikâyeler-1

 Kısa hikâyeler PDF ~ Çıplak Yazar | Kişisel BlogKısa hikâyeler PDF ~ Çıplak Yazar | Kişisel Blog

Beyoğlu’nun Dar Sokakları

Gece yarısı İstiklal’ in kalabalığı çekilmiş, geriye dar arka sokaklar kalmış. Eski apartmanların duvarları, yılların yorgunluğunu taşıyor. Bir duvarın çatlağında sarmaşıklar, sanki geçmişten bugüne uzanan bir hatıra gibi. Bir genç, gitarını sırtına asmış, sokak lambasının altında duruyor. Çaldığı şarkı, aslında kendi içindeki yalnızlığın yankısı. Tellerden çıkan ses, taş duvarlara çarpıp yankılanıyor. Yanından geçenler kısa bir bakış atıyor, ama kimse durmuyor. Oysa gitarın telleri, bir insanın içindeki kırılganlığı anlatıyor.

Bir köşede eski bir kahvehane. İçeride sessizce tavla oynayan iki ihtiyar. Zarların sesi, zamanın akışını hatırlatıyor. Kahve kokusu, sokak lambasının ışığıyla birleşiyor. Genç adam gitarını çalarken, ihtiyarlar zar atıyor. İkisi de aynı şeyi yapıyor aslında: zamanı biraz olsun durdurmaya çalışıyor.

Beyoğlu da hayata dair bir benzerlik, yaşanmışlık hissi: dar sokaklar, insanın içindeki sıkışmışlık; gitar, yalnızlığın sesi; kahvehane ise zamanın sabrı. İstanbul, bu sokaklarda hem geçmişi hem bugünü aynı anda taşıyor.

Balat’ın Renkli Evleri

Sabahın erken saatinde Balat sokakları. Renkli evler yan yana dizilmiş, her biri bir insanın ruhunu temsil ediyor. Kırmızı ev, tutkuyu; mavi ev, hüznü; sarı ev, umudu. Bir kadın pencereyi açıyor, elinde kahve fincanı. Sokaktan geçen çocuklara bakıyor. Çocukların kahkahası, evin içindeki sessizliği kırıyor. Kadın, yıllardır yalnız yaşıyor ama bu kahkahalar ona hayatın hâlâ devam ettiğini hatırlatıyor.

Sokağın köşesinde eski bir terzi dükkânı. Terzi, makasın sesiyle geçmişi biçiyor. Her kumaş parçası, bir hatıranın dokusu. Dükkânın raflarında yılların biriktirdiği iplikler, renk renk umut gibi dizilmiş. Terzi, her kesimde kendi hayatını da yeniden biçiyor. Balat’ın taşları, yılların ayak izlerini saklıyor. Her taş, bir hikâye. Bir zamanlar bu sokaklarda oynayan çocukların kahkahası, şimdi taşların içine sinmiş. Kadın kahvesini yudumlarken, terzi makasını kullanırken, çocuklar koşarken… Hepsi aynı sokakta ama farklı zamanlarda yaşıyor. Balat'ın renkli evleri, insan ruhunun çeşitliliği; kahve fincanı, küçük ama değerli bir an; terzi dükkânı ise geçmişin yeniden biçimlenmesi. İstanbul, bu sokaklarda insanın iç dünyasını renklere çeviriyor.

Mehmet Aluç
( Kısa Hikyeler-1 başlıklı yazı kul mehmet tarafından 15.11.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu