
Film tekrarlarında saklı hayat:
Yeme de yanında yat, misali
Kıpraşan bulutlar ise ağlamaklı
Lakin boşaltmıyor ceplerini doğa
Dualarsa yaraya iyi gelen
Sevgi ise kayıp bir eksen
Göğün manifestosu
Yalnızlığın ve masumiyetin
yargılandığı
Tümsek ve engel
Fahiş fiyatın da ötesinde saklı
Bir finiş çizgisi
Oysaki daha aşacak çok şey var çok da
yol
Gel gör ki yola gelmez insan
Yoldan çıkan cılkı yalan
Endamlı gülüşlerin ise mezarı
Severken öldü ne de olsa insan
Bir sedire serili
Bir kibir ki yalanla bezeli
Hitap gücü noksan gün gibi seken
Firarda evren
Filinta imgelerse yastık altı
Fiili esrarlı bir ceket
Kopuk düğmelerine asılı kalmak ne
demek?
Varsa yoksa umut
Sevginin bakiyesinde saklı kara bulut
En çok da rahmeti özlediğimiz
Sonsuzluğun karesini alıp da soluksuz
kaldığımız
Ve işte bir-sıfır önde
Belki de mertliğin sönük lambasında
En çokla en azın kıvancı
Azığa aldığımız kadar da dün mizaçlı
Müphem olsa ne ki muktedir olana
zimmetli
Halis munis iken de öncesinde
Haşmetli sağanağınsa her zerresinde
Ve işte sağalttığımız kadar
noksanlığı
Yokluk varlıksa an meselesi
Gün mizaçlı şiire vesile
Gecenin siyah ekseninde
Simyacı sözcüklerse vurgun yedi
yiyeli
Şiirin var mıydı sahiden de bir
kanadı?
Şair sıfatına sığdırdık sığdıralı da yalnızlığı