Bir suskundu şehir, bir suskundu ki sorma gitsin

Hani o şişman balıkçı kadın var ya

gri bir aynada kendini seyrediyordu

kocası salata yapıyor

oğlu ozan sevgilisini anlatıyordu badem gözlü çıraklarına

sahi o çırak çocuğun adı neydi?

her neyse…

ne gelişimi duydular ne de gidişimi

kırılmadım ama… kızmadım da…

 

Nihavent bir Bursa akşamı

Bursa’da Nihavent Bar

barın buğulanmış camlarından kendine kıvrılan ara sokaklar

puslu bir akşam vakti, sokaklardan evlerin pencerelerine

ve pencerelerin soluk sızdırmayan perdelerine nakışlanmıştı ayak sesleri

sokaklar boşalmış

kepenklere çift kilit asılmıştı

 

Geçit otel ve Gazcılar mahalli…

Eski bir şarkıyı mırıldanıyor çürük asfalt

minicik bir gülümseme çarpıyor yüzüme

ve geçip gidiyor düşlerin kırık dökük hayali

köşede o cılız sokak lambasının altında

hüzün yağıyor üstüme

bir yeni ay ışığına, bir alaca karanlığa yarım yamalak gülümsüyorum

 

İkinci dublede bırakmıştım dudaklarımı

geriye dönüp gömülüyorum nihavent’e

Yalnız ikimizin bildiği bir lisanda bağıra bağıra bir şarkı söylüyor bir kadın

“ben sende tutuklu kaldım…”

kapatıyorum bir gözümü, onu dinliyorum…

 

Her gün biraz daha eksildiğimi

biraz daha silindiğimi anladım senden

Elinden düşürdüğün renkli tebeşirindim

belki hayatının kara tahtasıydım ben

Başkalarının sınavlarına hazırlanıyordun bende

bu yüzden bu kadar hoyrat

bu kadar acımasız davranıyordun bana

Hatırlıyor musun , telefonda

“yeni bir sevgilim var.” demiştin

“sende yaptığım hataları yapmayacağım onda…

modacı, umutları var tıpkı senin gibi

ev tutacağız İstanbul’da... seviyorum ama

ansızın terk edeceğim onu da!..” demiştin…

kapatmıştım telefonu.

 

 

Boğazımda düğümlenen son soluktu sanki

Bir büyük rakı içtim o gece

son sesinde radyo dinledim

yalnız ikimizin bildiği bir lisanda

bağıra bağıra şarkı söylüyordu bir kadın

“ben sende tutuklu kaldım…”

 

Sızmışım olduğum yerde,

ertesi gün ilk otobüsle yola çıktım

Balık ve rakı…

Nihavent bir Bursa akşamında

bir matem yemeğinde

içimde kalan o son seni uğurlayacaktım…

 

Gri bir aynada kayboldu balık pişiricisi kadın

salataya kendini doğradı kocası

sevgilisinin ardından gitti ozan, dönmedi bir daha

badem gözlü o çırak kendi parmaklarıyla oydu gözlerini

ve alacaklı defteriyle birlikte yandı geçit otel

öylece sustu şehir, şehir öylece sustu

hava buhranlı, hava puslu

Nihavent bir Bursa akşamı

Bursa’da Nihavent Barda

sus be kadın senin de, nihavendinin de, Bursa’nın da…

 

 

                                              


( Kuşlu Mektuplar 1 başlıklı yazı İbrahim Zengin tarafından 12/5/2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu