TURASAN
Kayseri'de, Haziran ayının son pazar günü Şeyh Turasan'ı anma günü olarak düzenlenmektedir. Bu vesileyle, tarihteki Turasan'ı sizlerle paylaşmak isterim.
 
Battal Gazi Destanı, İslam’ın Anadolu’ya girişinin hikâyesidir. Bir de “Danişmend Gazi Destanı” vardır. Bu Destan’nın II. İzzeddin Kevkavus emriyle, 1244’de yazıldığı sanılmaktadır. Ancak I. Murad devrinde, 1360 yılında tekrar yazıldığı bilinmektedir.

Danişmend Gazi Destanı, Battal Gazi’nin kızından torunu Melik Ahmed’in destanıdır. Niksar, Tokat ve çevresinde hâkimiyet kurmuştur. Melikgazi diye bilinen; “Kayseri Fatihi” Melik Mehmed Gazi O’nun soyundandır. Sultan Turasan ise Emir Ömer’in oğlu olup Melik Ahmed yani Danişmend Gazi ile birliktedir; Melik Ahmed’in dayısıdır. İkisi de Çeharbağ denilen bir yerde silah eğitimi yaparlar. Sultan Turasan Çeharbağ’da kalırken Melik Ahmed akşamları şehre döner ve ilim tahsil ederdi. Onun için Danişmend’dir.

Malatya halkı, Battal Gazi ve Abdulvehhab Gazi’nin ölümünden sonra toplanırlar. İleri gelenler içinde Eyyub vardır. Süleyman adlı bir yiğidi, Melik Ahmed ve Sultan Turasan’ı çağırması için gönderirler. Yolda karşılaşırlar ama kahramanlarımız Süleyman’ın niçin geldiğini kendisine söylerler. Çünkü Battal Gazi’nin torunları dedelerini rüyalarında görmüşler ve cihad için emir almışlardır.

Şehre döndüklerinde, 1067 yılının Receb ayının bir Cuma günüdür. Halk, karşılamak için, yola çıkmıştır. Sultan Turasan ve Melik Ahmed’in elini öperek bağlılık bildirirler. Melik Ahmed Cuma hutbesini okur; namaz kıldırır.

Malatya halkı, kâfirlerin bir araya gelerek Müslümanları öldürdüğünü; ikisinin birleşerek kâfirleri kırmalarını isterler. Melik Ahmed, Halife’nin izni gerektiğini söyler. Eyyüb ve Süleyman’ı yanlarına alarak Bağdat’a giderler. Eyyüb ve Süleyman, bu iki gencin Diyar-ı Rum’a fethe çıkması için izin isterler. Halife, Şam coğrafyasına işaret eder ancak veziri Halife’yi Rum illerine ikna eder. Ferman, at, hilat, asker ve mal alarak Malatya’ya döner ve asker toplarlar.

Sivas yönüne hareket eden orduda Sultan Turasan komutanlardan biridir. Ancak Melik Ahmed Gazi yolda, ordunun ikiye ayrılmasını teklif eder. Bizans kralı iki ayrı orduya karşı koyamayacaktır. Kendisi Niksar, Tokat, Amasya, Samsun ve Sinop tarafını hedef seçer. Sultan Turasan ise Kostantiniyye tarafını işaret eder. Malatya’nın ileri gelenlerinden Eyyub, veziridir.

Kayseri’den İstanbul’a… Aradan yıllar geçer. Rumlar, bu iki kahramana “cazu” derler. Onlara göre ise “Koyun sürüsü ne kadar çok olursa olsun / On’a bir kasap yeter.” Sultan Turasan –Rumların diliyle- Bizans İmparatoruna çok cefalar eder.

Kayseri/İncesu ilçesinin Tekke Dağı’nda, dağın adını aldığı “Şeyh Turasan Zaviyesi” vardır. Aslında Ürgüb’e bağlı Başdere Köyü eskiden “Sultanım Başköy” olarak bilinirdi. Bu sultan, o sultan olmalıdır; çünkü Danişmend Gazi Destanı’nda O’nun adı “Sultan Turasan’dır. Alaaddin Keykubat’ın hatunlarından, II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in anası yani “Valide Sultan” Hunat Hatun eliyle yaptırılan tekke/zaviye binası hâlâ yaşamaktadır.

Sultan Turasanla Şeyh Turasan Vakfiyesi arasında zaman farkı vardır. Bu yüzden birileri “tarihçiler, iki ismi karıştırıyor” diyebilir. Bir asır gibi bir zaman, dede-torun ilişkisi neden kurulmasın? Biz bu ilginin doğrudan olduğunu düşünüyoruz.

Sultanım Başköy’ün adı değiştiği gibi Turasan adı da Ürgüp’te bir şarap fabrikasına konmuştur. Hasan Turasan, şarap fabrikasını 1943 yılında Ürgüb’de kurmuş; adını da “Turasan” koymuş. Babası ona Hasan adını koyarken niçin koymuştu acaba?

Nereden nereye geldiğimizi anlatmak için bu iki gelişme ipucu vermektedir. Artık “kâfirlerin Müslümanları öldürmesine ve Battal Gazi torunlarının da kâfirleri kırmasına” gerek yok. Sosyolojik gerçek yerine “cuk!” diye oturmuştur. “Bir toplum kendini değiştirmeden Allah onlar hakkındaki hükmünü değiştirmez.”

Biz, öylesine değiştik.

( Turasan başlıklı yazı Mustafa IŞIK tarafından 22.06.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu