Kimliğim yeni bir anlam kazanıyor gözler önünde,
Diğer tüm kaybedilenlere nazaran...
Yalnızlık boyut değiştiriyor,
Kıvamı katı bir acıya karışıyor...
Mikser gibi tüm yaratılanlar,
Melekleri şeytanlarla bir tutuyorlar!
Yeryüzüne bir nokta koyuldu ansızın
Ruha konulan virgül gibi sonu olmayan bağlaçlar yok.
Yeni bir anlamla başladı yarın
Dün’ler çok eskide, eski alışkanlıklarda kaldı
Masana koyduğun rakıya su olurdu,
Kimi zaman;
Muhafazakâr gecelerin kahvesi,
Hiç bırakılamayan sigara izmariti…
Hepsi Dün oldu.
Şimdi ise Yarın'a yazıyorum...
Konusu açıklanmayan yasak kitabı okuyorum
Her sayfa da tarifi imkânsız imgeler!
Rüzgâr ateşi kışkırtıyor
Etraf sessiz
Gölgeler kıpırdanıyor mırıldanan dudaklarda
Ve şimdi utangaç bir hanımeli kokusu.)
Yuva sıcaklığında...
Sarı bir toz bulutu, ateşin kucağında!
Peçeni kaldır karanlıklar ardında kalan yüzünü göreyim.
Dudaklarında titreyen nefesini sal,
Ruhum huzura ersin esintisinde…
Gözlerine gölge düşürme serçe görünümünde,
Korku senin neyine?
Kısa kısa fısılda gönlüme
Her bakışın bir hayal nasılsa...
///
Susuzluğumu gideriyorum melankoli yıllarında
Güneş parlıyor kâğıt helva arasında…
Ufukta yeni bir güvercin,
Ayağı prangasız, müjde ile donanmış…
…
“Dün” mezar taşında uzanırken hareketsiz
“Yarın” ana rahminden çıkıyor,
Korkusuz… Şüphesiz…
///
Sedanur YÜKSEL