Gökteki ayın hareketlerine göre yapılmış Kameri takvim’in aylarından biri de Ramazan’dır. Üç aylar diye bilinen ayların Recep ve Şaban’dan sonra üçüncüsüdür. Orucun bu ay tutulması nedeniyle Ramazan oruçla, oruç ramazanla özdeşleşmiştir. Üç ayların ikisinde oruca yavaş yavaş alışıldıktan sonra, bir ay boyunca, toplumca oruç tutulması; bu ayı öteki aylardan ayıran başlıca özellik halini almış, “On Bir Ayın Sultanı” adı verilmiştir.

7’den 77’ye, her Müslüman’ı etkisi altına alan bir iklime girmiştir. Herkes, okula başlayan öğrenci heyecanı içine girmiştir. Toplum halinde kayıt olunan bu bir aylık okulun, her Müslüman tabii öğrencisi konumundadır. Bir ay sonra bu okuldan “Rıza Diploması” alınacaktır. Bayrama kadar oruç tutmamak haram iken bayramda oruç tutmak haram olacaktır. Toplum halinde aynı sevinci, birlik beraberlik yaşamak, bu diplomaya hak kazanabilmek açısından toplumumuz için, şunlara özen göstermemiz gerekir:
1-İmsak ve iftar vakitleri arasında, yeme-içme ve cinsi arzuları frenleme olarak gözüken şekli orucun tutulması yanında, kötü söz konuşmamak ve dinlememek, göze hitap eden haramlardan uzak durmak.
Oruç tutmak, alışılmış üç öğünü ikiye indirmek; üç öğün yediğini iki öğüne sığdırmak, sahurda aç duracağı kaygısıyla iftarda açlığın korkunç iştahıyla tıka-basa yemek değildir. Böyle olduğu ise arefeyle başlayan uzun alışveriş kuyruklarından, fiyat patlamalarından, gıda maddeleri satan esnafın “sezon” anlayışından açıkça anlaşılmaktadır. Oruç, açlık- susuzluğun acısını tatmak, “Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin” diye niyazda bulunmak, nefsin arzularına engel olmak, aç olanlarla empati kurabilmek için yapılan bir denemedir.
Allah elçisinin hayatı boyunca, karnının göğsünü geçmediği rivayet edilir.
2-Sanki farzmış gibi, kaçırmamaya dikkat ettiğimiz teravih namazlarını kıldığı gibi, eğitilip-öğretilmediği ya da işine gelmediği için kılmadığı 5 vakit farz namazlarını kılmaya başlamamak üzere başlamak, üç öğünde yiyemediğini iki öğünde yiyenlerin, teravih nedeniyle her akşam 66 kere şınav çekercesine işkembeye baskı yapmaları işlerine yarıyor demek yanlış olmaz.
Bu ayda İslam’ın oruçla sokağa çıktığı gibi, cemaate katılmak suretiyle, namazla da topluma damgasını vurması gerekir.
3-Müslümanlık, hayatı Allahın istediği, Allah Elçisinin gösterdiği şekilde programlamak ve yaşamaktır. Bunu, gerektiği şekilde yapamayanların, bu ayda yapabilmek için özel bir gayret göstermesi gerekir. El ile gelen düğün-bayram sözünde olduğu gibi, toplum halinde herkesin geçtiği köprüden geçmek kolay olacaktır.
4-Adeten Müslüman olan fakat hayatını kâfirliğin alamet-i farikalarıyla yaşayan içkici, kumarbaz, katil, karaborsacı vb. nice tipler bu ayda düşük randımanla çalışmaktadırlar.“Hayra motor, şerre fren” konumunda olan bu ayın, herkesin yaptığını yapmak gibi sosyolojik nimetlerinden yararlanmak gerekir.
Sigara tiryakileri Müslümanların her Ramazanda yaptığı gibi, kaşarlanmış alışkınlıkları terk etmenin bir deneyi yapılmalıdır.
5-Dinen zengin sayılan, varlıkları ölçüsünde sorumlulukları artan kişilerin, düzen şeriat düzeni olmasa da nefislerinde bunu ortaya koymaları, zekâtlarını yerli yerince vererek, “Ramazan, mali yılbaşı” olarak ele almalı, tuttukları muhasebecilerine bu noktadan da talimat vermeleri gerekir. Böylece zengin Müslüman değil, Müslüman zengin olduklarını isbatlamalıdırlar.
6-Birbirinden et-tırnak gibi ayrılmayan “eğitim-öğretim meselesi” Ramazan Okulu’nun ayrılmaz vasfıdır. Bu ayda İslam öğrenilmeye çalışılmalı; cahiliyetten kurtulmalıdır. Bize göre “Cahillik, İslami bilmemektir.” Oysa Cumhuriyet neslinde cahillik, okuma-yazma bilmemektir. Herkesin duyduğu gibi, Ebu Cehil (cahillerin ağ-babası) okuma-yazmanın ötesinde, Allah elçisine karşı koymanın yollarını da biliyordu. İslâmı bilmeyen diplomalılar ise modern cahillerdir.
İslam, Kur’an’ın inmesiyle sultan olan bu ayda öğrenilmeyecekse ne zaman öğrenilecektir! Kur’an, inen kısmının her sene Cebraile “mukabele” şeklinde, Allah elçisi tarafından okunduğu bu ayda okunmayacaksa ne zaman okunacaktır!
Ramazanda inen Kur’an, bu ayda indiğini belli etmeyecekse ne zaman belli edecektir! Ramazanı sultan yapan Kur’an başa taç edilmeyecekse, Ramazan ne anlam ifade edecektir!
Öyleyse Kur’an sanki bu Ramazan’da iniyormuş gibi, heyecanla okunmaya başlamalı, okuduğumuzu yaşamalıyız. Kur’anı bunun için okumalı, lafzını hatmetmediğimiz gibi manasını da hatmetmeli ve de…hazmetmeliyiz. 
Yediğimiz yemekler gibi…
İslam nizamını öğrenme ve yaşamın toplu taliminin yapıldığı bu Ramazan Okulu’ndan daha çok öğrencili daha az masraflı olan bir okul yoktur. Tabii bir üyesi olarak kaydolduğumuz, birkaç gündür devam ettiğimiz, Yüce Allah’ın “Yiyiniz, içiniz, afiyet olsun; geçmişte yapmış olduğumuz ibadet ve iyiliklere karşılık...” buyurduğu; Kıyamet Günü’nün de bir sembolü olan Bayram günü alacağımız “Rıza Diploması” şimdiden hayırlı olsun.
Ramazan Müslüman’ı olmamak, Ramazan Müslüman’ı kalmamak dileğiyle…
 
 
 
 
 
 
( Ramazan Okulu başlıklı yazı Mustafa IŞIK tarafından 14.08.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu