Aşk Bağınnın Bülbülü
AŞK BAĞININ BÜLBÜLÜ
M.NİHAT MALKOÇ
Sevgi üzere kurulmuş dünya denen bu gezegen!.. Aslolan da sevgi değil midir zaten. Ariflerin iki kanadından biridir bu asil duygu. O ulvi kanat olmasaydı erenler Allah katında maneviyat zirvesine yükselebilirler miydi? Hakk’a muhatap olabilirler mi?
Sevginin en ileri derecesi olan aşk, Allah dostlarını manevi açıdan asumana yükseltmiştir. Makamdan makama, halden hale taşımış, gönüllerini dalga dalga coşturmuştur. Fakat aşktan kastedilen basit anlamda karşı cinslerin birbirini sevmesi değildir. Hakiki aşk, muhabbetullahtır. Yani bizi yaratan, koruyan ve rızıklandıran Allah’ı katıksız bir sevgiyle sevmektir. Beşerî aşklar da ilâhî aşkların yansımalarından ibarettir.
Öyle veya böyle!... Sevgi sevgidir. Sevmekten kimseye zarar gelmez. Fakat şunu asla unutmamalıyız ki nefsimiz bize hiçbir zaman iyi şeyleri telkin etmez. Aşk, nefisten kaynaklanmaz. Nefisten kaynaklanan şehvetle, gönülden gelen aşkı birbirine karıştırmamak gerekir. Aşk sevdiğine kurban olabilmeyi göze almaktır.
Günümüzde insanlar müzmin bir sevgisizlik hastalığına tutulmuş. En basit bir gerekçeyle kan dökülüyor. Toplumun fertleri patlamaya hazır bir bomba gibi… Pimini çekmek için bir söz yeter de artar da!... Sanki patlamaya hazır bir yanardağ misali insanımız!.... Bana ne deyip geçemeyiz. Çünkü patlayacak volkanın lâvlarından biz de payımıza düşeni alacağız. Zira aynı dağın eteklerinde yaşıyoruz. O kızgın lâvlar bir gün bizi de yakıp kavurabilir. İş o noktaya gelmeden suyumuzu hazırlamalıyız.
Türk dünyasının sembol isimlerinden Yunus Emre’yi insanların gönlünde büyüten aşk ve muhabbet duygusu değil de nedir? Onun en belirgin özelliği aşkı taçlandırmasıdır. O, hayat felsefesini aşk üzerine kurmuştur. Bu onun hem hayatında, hem de şiirlerinde görülür. Zaten bu his sadece şiirlerinde kalsaydı inandırıcı olmazdı. Yaşanılmayan ve yaşatılmayan duyguların tesiri kabil değildir. O, sevgiyi ve muhabbeti bütün hücreleriyle özümsemiş bir halk ve Hak şairidir. Bunu anlamak için şiirlerine ve hayatına bir kez bakmak yeterlidir.
Yunus’ta aşk öyle ileri boyutlara varmıştır ki bu aşk, tutku derecesinde onun kendinden geçmesine, bir başka kimliğe bürünmesine yol açmıştır. Durumunu izah etmeye kelimeler kifayet etmemiştir. O, mevcut durumuna bakarak akıllı mı, divane mi olduğunu anlamakta zorlanmaktadır. Bunu şu mısralarda açıkça görebiliyoruz:
“Ben yürürem yana yana aşk boyadı beni kana
Ne âkilem ne divane gel gör beni aşk n’eyledi.”
Daha evvel belirttiğimiz gibi Yunus’un aşkı ilâhîdir. Onun sevgisini hümanizmle ve mecazi aşklarla ifade edemeyiz. Bu demek değildir ki Yunus insanları sevmiyor. O, Allah’ın dünyadaki halifesi makamındaki insanları elbette seviyor; fakat insanı kul makamından çıkarıp kutsal bir unsur olarak görüp putlaştırmıyor. Onda esas olan Allah sevgisidir. Hümanizm Yunus’u ifade etmekte yetersiz bir kavramdır. Yunus’ta esas olan Hakk’a ve hakikate yakın olmaktır. Bunu şu beyitte tüm açıklığıyla görebiliriz:
“Âşık Yunus seni ister, lütfeyle cemalin göster
Cemalin gören âşıklar, ebedi ölmez Allah’ım!”
Yunus’un kitabında kan, kin ve nefret kavramları yazmaz. Onun yerine sevgi, aşk ve hoşgörü bulunur. Günümüz insanının teknoloji alanında harikulâde buluşlara imza atması önemli olmakla birlikte yeterli değildir. İnsanın manevî dünyasının viraneye çevrilmesinin önlenmesi daha öncelikli bir husustur onun için!…Kişi kendi iç dünyasını imar etmedikten sonra göğün yedi katını keşfetse ne mana ifade eder ki?... Bizi mutlu kılacak unsur, iç dinamiklerimizi dengeye oturtarak dünyayla ahireti paralel olarak tanzim etmektir. Aksi halde iç huzuru yakalamamız mümkün değildir. Asr-ı Saadet’teki insanlar onca zorluklara ve imkânsızlıklara rağmen manevî hayatlarını göz ardı etmedikleri için bizlerden çok daha mutluydular. Demek ki maddiyat tek başına huzuru sağlamıyor. Tek kanatla uçulmuyor.
Yunus, Hakk’a yaklaştıkça halk da ona yaklaşmıştır. İç huzuru, Allah sevgisinin en ileri derecesi olan muhabbetullahta bulan Yunus’un, herkes tarafından sevilip yüceltilmesinin esas sebebi, ölmeyen duyguları ruhuna nakşedip, hayatını ona göre yönlendirmesidir. Onun bu hususiyetlerini tiyatrocu ve şair Semih Sergen bir şiirinde veciz bir üslûpla dile getiriyor:
“Yunus insan demektir: Yunus sevgi, Yunus halk.
Yunus vatan demektir: Yunus yurt, Yunus toprak.
Yunus Türkçe demektir: Türkçe ak, Türkçe bayrak.
Dertli Yunus, han Yunus, derviş Yunus, can Yunus.”
(
Aşk Bağınnın Bülbülü başlıklı yazı
M.Nihat Malkoç tarafından
14.05.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.