Güneşin fırtınası ipil ipil sızıyor
Çelik bıçaklar dikiyor ciğerlerime
En sevdiğim şiirleri okuyamıyorum
Şöyle kükrercesine…
Ağlatıp, yakıldıklarımla kavuramıyorum
Küs çiçeğim, gitgide büzülüyorum
Yediveren gülleri açmıyor artık bahçemde
Bahçem,
Toprakları kurumuş, ufalıp kum olmuş
Çöller taşınmış pencereme
Rengini beğenmediğim su çekilmiş kuyusundan
En dibinde bulamıyorum mezarımı
Üstü açık, kürek atacak eller göçmüş
Sıla menekşesi bitiyor ayaklarımda
Göğsüm yerinde yok, bulamıyorum
Bulamıyorum kalbimi bile
Şıvan yıldızları koyu karanlık bu yerde
Sarsıyor yedi dağın ötesinde
Topak olmuş resimlerimde yuva yapmış
Kitap kurtları şiirlerimi çakmış
Yanıyor şiirlerim bir bir
Yakıyor ciğerlerimi bu sessizlik
Yusufçukla aynı yerde
Mintanımdan böcekler akıyor
Kuyunun ötesine
Su değil
Onlar…
Şehla bakıyorum kelimelerine şairlerin
Soğuk kuşburnu aşırıyorum ciğerlerime
Dudaklarım yanıyor
Dişlerim sızlıyor
Göğsümü bulamıyorum yerinde
Sırtımı, kaburgalarımı…
İçinden kırmızı gözlü yılanlar kaçışıyor
Kör olmuş cümlelerim dilimde
Söyleyemiyor
Okuduğunu, tutuştuğunu bile
Haykıramıyor
Tandırın üstüne uzanmış bir baş
Gözleriyle takip ediyor şairin söylediğini
Öğretmeni gibi dinliyor
Çoktan ölmüş, şu yaşamakta olanların
Anılarını
Kehribar taneleri boncuk boncuk değiyor
Ellerine annemin
Her tespih tanesinde Rabbi anışı
Farklı isimleriyle
Çoğu eksik okuduğu ayetlerle
Göğsünden bir göğüstür üflediği
İnançlı ve eksik…
Hâlâ sıcak gözlerim
Kaynayarak çekiliyor kendinden
Hep, söyleyemediklerinden
Etli zeytin çekirdeklerini
Sırtlanmış karıncalar
Hepsi öylece yuttuğumdan aşırmış
“Can olsun, kan olsun” diye vermişti annem
Nasibimden nasiplenmiş karıncalar
Nasıl da kaçışıyorlar
Besbelli, gözleri oynayan ölü
Görmemişler
Tasasız devam ediyorlar işlerine
Çok da alaycı değiller
Kömürler ateşte yanmıyor
Eskisi gibi
Dumanları gözlerimin akını islese de
Duyarsız kalışım
Kendinden boşalmış göğsümden tütüyor
Tütüyor soğuk nefesim gibi
Tütüyor
Kurumlu mintanımın düğmeleri arasından
Halime Erva KILIÇ
01.12.10
Çarşamba