İnsan kısım kısım, toprak damar damar demiş atalar. Bu söze katılmamak elbette ki elde değil.  Yeryüzündeki her insanın kendine özgü ayrı birer parmak izi olduğunu öğrendiğimde de çok şaşırmıştım. Genetik kodlamalardaki farklılıktan ise bahsetmeyeceğim bile. Nasıl beş parmağın beşi bir değilse insanlarda birbirinin aynı değil. Her insan ayrı bir dünya. Sadece fizyolojik olarak değil, psikolojik olarak da ayrılıyor insanlar birbirinden. Bu yüzden her yiğidin yoğurt yemesi farklı. Bu yazımda yiğitlerin yoğurt yeme şeklinden değil de yedikleri yoğurdun etkilerinden bahsedeceğim.
 
Kuşkusuz obezite yani şişmanlık çağımızın en yaygın hastalıklarından birisi. Bir zamanlar şişmanlar ülkesi Amerika diye Amerika’ya atıfta bulunurduk ama obezite tüm dünyayı sardı zamanla. Avrupa ülkelerinden tutunda Türkiye’ye kadar. Kuşkusuz bu durumun meydana gelmesinde teknolojik gelişmeler neticesinde ortaya çıkan hareketsiz yaşam baş aktör olarak görev yapmakta. Artık çağımızda kilo alamamak değil, kilo verememek büyük bir sorun. Obezitenin fizyolojik zararları herkesçe malum. Bunlardan birkaçını sayacak olursak; kalp krizi riskinin yüksek olması, organ yetmezliği hastalıklarına uğrama riskinin yüksek olması vb. Bu fizyolojik zararların yanında bir de psikolojik zararları var. Bunlar da en az fizyolojik zararlar kadar tehlikeli. Öncelikli psikolojik zarar aşağılık kompleksi. Her insan kendini, kendi vücudunu beğenmek ister. Ama obez birisinin kendi vücudunu beğenmesi söz konusu değildir. Bu ister istemez kişiyi aşağılık kompleksine sokar. Toplum içinde dışlanmışlık hissine yol açar. Obez insan her şeyden önce kıyafetlerini seçmekte bile özgür değildir. Tüm kıyafetler kendi bedeninden küçüktür. Kendi bedenine göre kıyafet bulsa bile bu kıyafeti kendine yakıştıramaz. Bunun oluşturacağı psikolojik yıkımı çok yakından tanıyorum. Bunun yanı sıra fizyoloji ve psikoloji arasında sıkı bir bağ vardır. Obezite ile birlikte kan şekeri ayarlanamaz. Kan şekerinin ayarlanamaması ise birlikte psikolojik dengesizlikler ortaya çıkar. Obez insan huzurdan yoksundur. Devamlı suretle oflar puflar. Ayrıca obez insanlar çok çabuk yorulurlar. Bu durum onların sosyalleşmesine mani olur. Sosyalleşemeyen insan ise kendini büyük bir buhran anaforunun içerisinde bulur. Obez insan doğru kararlar veremez, verdiği kararları uygulamakta zorluk çeker. Elbette bu durumunda psikolojik yansımaları vardır. Obez insan devamlı yatmak ve uyumak ister. Depresyon hastalarındaki yorgunluk hali obez insanda her daim mevcuttur. Obez insan her zaman mide problemleri ile boğuşur. Obez insan an gelir en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz. Tuvalet ihtiyacını bile giderirken zorluk çeker. Ayrıca obez insan temiz lik ihtiyacını tam manası ile karşılayamaz. Hantal bir beden ile bir kanapeden diğerine savrulur durur obez insan. Bu çok acıklı bir durumdur.
 
Obezitenin çeşitli nedenleri vardır. Hareketsiz bir yaşamın yanı sıra hormonsal bozukluklar, genetik yatkınlık nedenler gibi nedenlerde insanın obez olmasına yol açmaktadır. Obez insanlar için durum böyle iken bazı insanlar obez insanların aksine ne kadar yerlerse yesinler, ne kadar hareketsiz yaşarlarsa yaşasınlar kilo almazlar. Bilim dünyası bunu metabolizma hızı ile açıklıyor. Bu ne kadar hareketsiz kalırsa kalsın, ne kadar çok yemek yerse yesin kilo almayan kişilerin metabolizma hızları yüksek oluyormuş. Diğer insanların metabolizma hızları düşük olduğundan daha az yemek yeseler bile obez oluyorlar. Bence burada ilahi bir masaj gizli. Yaratan bazı insanların daha fazla hareket etmesini ve daha güçlü olmalarını istiyor. İşte bu yüzden bu insanların metabolizma hızları düşük. Hareket etmek elbette ki hareket etmemekten daha kıymetli. Obez insanlar daha fazla hareket etselerdi basit bir mantıkla daha fazla enerji yakacaklarından obez olmazlardı. Ama obezliğin içindeki kısır döngü obezlikten kurtulmayı engeller. İnsan kilo aldıkça hareket kabiliyeti azalır. Obez insan daha çabuk yorulur ve devamlı uyumak ister. Bu ise obez insanın obezlik durumunun daha da artmasına neden olur. Bu bir bataklığa saplanmak gibidir. Her şeyin bir eşiği olduğu gibi obezlikten kurtulmanın da bir eşiği vardır. Obez bir insanın obezlikten kurtulmak için diyet ve spor yaptığını varsayalım. İlk günlerde obez insan alışkanlıklarından vazgeçtiği için oldukça rahatsız olacaktır. Bu rahatsızlıklar zaman zaman krizlere dönüşecektir. Ama bu durum elbette ki sonsuza kadar devam edecek değildir. Obezlikten kurtulma eşiğine gelinip o eşik geçildiğinde düzenli olarak yapılan diyet ve sporun eskisi kadar zor gelmeyecektir insana. Kısacası tembellik dipsiz bir kuyu gibidir.
 
Bazı insanlar ne kadar hareketsiz kalırlarsa kalsınlar, ne kadar fazla yerlerse yesinler obez olmazlar. Bu onlar için iyi bir durumdur. Bazı insanlar ise az bir yemekle bile obez olurlar. Bu durum ise bu insanlar için kötü bir durumdur. Ama obez insanların obez olmamak için hareket etmek zorunda oldukları gerçeğine dikkate alırsak ilk kısımdaki insanlardan daha fazla hareket etmek zorunda oldukları dolayısıyla daha şanslı oldukları anlaşılacaktır. Hepimiz insanız ve hepimiz birbirimizden farklıyız. Önemli olansa bu farklılıkların içinde geçen gizi mesajı çözmek. Farklı olduğunu düşünüyorsan neden farklı olduğunu ve eğer bu farklılıktan rahatsızsan nasıl bu farklılıktan kurtulabileceğini bulmak zorundasın. En doğrusu ise farklılıkları avantaja çevirebilmek.
 

( Farklılıklar Ve Gizli Mesajlar başlıklı yazı MESUT ÇİFTCİ tarafından 4.02.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu