Uzun bir yolculuktan geldim…
Çok uzaklardan geldim…
Belkide hiç gitmediğin bir yerden…
Sözcüklerin vicdanı kanatacak kadar yaralı ,
Tebessümlerin dokunuşu ürpertecek kadar masum , ama sızılı mı sızılı …
Nefesi dinamitlenmiş , yazgısına küsmüş bir şehir yok ki lügatında senin…
Nerden bileceksin sensizliğin yakıcı kentlerini….
Sen hiç sensiz kalmadın ki….
Kalemimdeki mürekkep biriktikçe kusmak istiyor …
Bense kusamamaktan yorgun , rüyamdaki leyleklerle konuşuyorum …
Birkaç minik dilekcik fısıldıyorum onlara seni anlatarak…
Tanrı bana sırtını çevirmiş olmalı…
Dileklerim perişan bir reddedilişin kursağında gömülü…
Seninle başlayan hiç bir dua koşmadı ruhumdaki vadide yalın ayak…
Hayatın bittiği yerdeyim bu yüzden…
Ve hayatın bittiği yerden seyrediyorum varla yok arası eflatun gölgeni…
Hayatın bittiği yerde nasıl durulur bilmiyorum…
Sen söyle Michael ,hayatın bittiği yerde nasıl durmalıyım ?
Gururlu mu ?
Cesaretsiz mi?
Yeniden doğacak gibi hırslı mı?
Öfkeli mi?
Söyle nasıl durmalıyım ?
Ve durulacaksa göz kapağını kırpmadan ,
İlk ne söylenir bilmiyorum…
Bir benzin istasyonunun sabah dört yalnızlığıyım diyordu şair….
Ah yok olmaların içinde sinsi bir zehirle kanımda dolaşıyorsun tıpkı o şiir gibi…
Tıpkı o şair gibi…
Acıyı bağrıma sapladığın yetmedi mi Michael?
Daha ne istiyorsun benden?
Nefretin ve sevginin ötesinde,
Anlamsızlığın ortasında,
Hiçlikle özdeşleşiyorum…
Sonsuzlukta yankı bulup sana kesişiyorum Michael…
Hiçliğimle her defasında yine sana geliyorum…
Tüm hayatım senle başladı sanki…
İnanamıyorum Michael…
Nasıl bir hafıza ve nasıl büyük kayıplarım var benim…
Nasıldım senden önce…?
Neydi gözlerimin rengi tanımazken seni?
Nasıl ağlanırdı?
Kan kırmızısı mendillere sızmış kanlı gözyaşlarım nasıl kururdu..?
Beşinci kattan otobana fırlattığım bir uçan balon musun sen?
Kimsin sen Michael…
…………….
Uzun ve derin kulaçlar atarak …
Histeri nöbetlerimi insanlara bulaştırarak yürüyorum…
Yürüyorum…
Kimyasal bir çözeltiyle yakıyorum her şeyi…
Hikayelerim dudaklarımdan boşluğa dökülüyor…
Acımasız sorularımın altından telaşlı cevaplar fırlıyor…
Titriyorum yok oluşunla…
Ucu kırılıyor her kalemin…
Cayır cayır yanıyor tozlu bir mektup tam da postalanmaya karar vermişken ben…
Yine yankı oluyor yazdığım kelimeler tam da sana kavuşmaya hazırlanırken…
Tamamlandıkça eksik kalıyorsun…
Yokluğun ; sonum oldu bilmiyorsun….