TAM ONİKİDEN VURDU SAAT
Tik tak tik tak tik tak …
Hiç bıkmadın be saat;
Hep aynı,
Hep aynı nakarat.
Nasıl da farketmemişim
seni?
Meğer, böyle bitirirmişsin
ömürleri.
Sanki zamanın nabzı gibi;
Durmaksızın atarak…
Tik tak tik tak tik tak…
O, varken öyle doluymuşki;
Kalbim,
Ruhum,
Önüm, arkam,
Sağım, solum,
Günlerim, gecelerim,
Ve koynum.
Meğer, O’na çıkarmış,
Gözü kapalı girdiğim;
Caddesi,
Sokağı,
Çıkmazı,
Hasılı her yolum.
Bugün ilk kez şaşırdı
ayaklarım.
ilk kez sırlı camdan
yansıyan sureti,
Tanıyamadı bakışlarım.
Çünkü bugün boşalmıştı,
Beni tamamlayan,
Dolularım…
O vakitleri öyle özledim-ki…
Boşalırken senli anlar,
Gözlerimdi dolan.
Kirpik uçlarımdaki
damlalar,
Adeta yağmurla
yarıştılar.
Bir yıldız kaydı canımdan,
Yere düşendim ben,
Yere düşendi hatıralar…
Şimdi öyle avareyim,
berduşum, bir hoşum,
İşte öyle; bomboşum…
Kanımda anarşist düşünceler hızla ürerken,
Kim bilir nerede? mecalimdeki
sorgu.
Bedenimi sonsuzluğa
çağırıyor.
Gözlerimde yuvalamnış mel’un
uyku,
Umudumun kaleleri düşmüş,
Özgürlüğümün kanatları
kırılıyor;
Hezeyan içinde
kıvranıyor,
İçimdeki biçare korku.
Ruhum gövdemi boğarken;
Akrep ile yelkovanının,
vuslat sesi bozuyor,
Bu ölümcül oyunu…
Ding Dong Ding Dong…
Tam onikiden vurdun be
saat!
Müspetleri koydun,
menfilerin yerine.
“Hayat güzel” dedin, “yaşamaya
bak”
Sonra rutinleştin yine,
Tek mi, çift mi sayarak…
Tik tak tik tak tik tak…
15/01/2011