Tükürük bezlerinden akan acılar demlenirken boşlukta…
Yutağın kapı dışarı ettiği üç kuruşluk solukla tıkalı burnum…
Sığınıyor ağız boşluğuna töre cinayeti gibi iç çekiş,
Ve yavan yanılgıları suskulara siftah ediş…
Anestezik baygınlık geçirirken yarınlarım,
Telsiz ve duvaksız olacak sancılarım,
Sakın şaşırma…
Üçlü sevişmelerin sahra kesesinden,
Hangi ümit akıp gitse,
Günahı boynunda buldu saniyeler…
Akrep hala yelkovanın peşinde,
Ve serkeş zamanlar, felçli fikirlerimin eşiğinde,
Uçurum çiçeklerinden tutunuyor düşmemek için…
Sahipsiz kalırken rüzgâra muhtaç esinlerim,
Divane olur yokluğun,
Kanarım gözlerinde saklı bir şiirin içinde…
Sokaklarda bulurlar bedenimi,
Sırtımda ihanetin tırnak izi,
Ayrılıkların kanatlarına sığınır ellerimin kiri…
Direnmiyorum gitmelere uluorta sürüklenirken…
Saygısı ceketi ilikleten şüpheli tanığım,
En son yatağımda gördüğümden beri cinleri…
Top oynuyorum aşkın göbeğiyle,
Secdeye çekilince iri kıyım duruşu…
Tasmasındaki şifreyi yalnız senin bildiğin güçle…
Özgürlük kokusu burnuma sinerken,
Zulasında susuzluğa direniyor kalmalar…
Kefil olsun hıçkırığı kulaklarında çınlayan öfkem…
Üzerimi örterken kefen niyetine mezarımın sesi,
Oysun gözlerimi sürtük kargalar,