En karasını bulup yazacak
Kızgınlığın hokkasına batmış kalemim
Geceyi sinesinden vuran gözlerimi
Nede olsa göremeyecek kirpikli bakışların
Bir şey var şuramı sıkan,boğan
Sarmış zehirli sarmaşıklar sağı solu
Nefes almak kan kusturuyor
Ne çok derin oldun bee şehir
Hele bir bak hangi dipteyim
Kalabalık ama bomboş caddelerin
Birileri birilerini alıp götürmüş
Güneşi kayıp gölgeler dolaşıyor
Ayına, yıldızına katranımsı bir karanlık değmiş
Kundakta ki bebeği küstürmüşsün
Daha sokaklarında yalınayak koşmadan
Eyy çirkin şehir yalpalayan adımlarımda
Ayaklarıma dolanan prangasın
Bu yeni halini sevmedim
Eski halini sindirdiğin içinden çıkar
Kus insanların üzerine biriktirdiklerini
Kızgınsın, seni bu hale biz getirdik
Bu yüzden böyle kırılgansın
Faylarında da bizi kıran…
Kara, kocaman ellerinle
Caddelerinde cevahir bir ceset sürüklüyorsun
Yerini, yurdunu bulamamış
Çile uğramadı mı geçmişinin surlarına
Vahşi bir rüzgar bozguna uğratmadı mı
Bu hangi yüzyılın yamalı yalnızlığı ki
Öfkeli bir ses düğümletirmiş boğazına
Yıkımlarının enkazında uçmayı unutan kuşlarız
Bir kanadımız kanlara bulanmış
Cılız çığlıklarımıza çarpık imdatlar koşuyor
Diyorsun ki ben güçlüyüm, ben devim
Tüküreyim o suratına
Bir bak üzerine basan ayaklara
Seni sen yapan
İnsanlığın yüzü nar gibi kızarmış…
Yazarın
Sonraki Yazısı