Yokuşları sevdirdin bana..
İlk bisikletim alındığında pedal çevirmesi zor geldi diye
tırmanmıştım arnavut kaldırımlı sokağın en zirvesine..

Dakikalarca yürüdüğüm yorgunluğun üstüne
düz rampaya kavuşmanın mutluluğuna kapılmıştım birden bire..

Cantları göz kamaştıran yeni bisikletimin üstünde dengeyi sağlayacaktım
yokuş aşağı inerken hiç yorulmacaktım..
Ta ki o pembe ahşap evin önünde seni görene kadar..

Sokağın bir tarafında masmavi deniz
Diğer ucunda annem bekledi heyecanla..
Ve sen baktın gözlerime aynen benim halimle
Çocuk/ça ve masum/ca..

Bisikletin üstünde denge kurmak yerine
Durduğum yerde dengemi kaybettim birden bire..

O yaşımla soramadım bile kendime
Neden içim kıpır kıpır oldu diye..

Beş ya da on dakika bakmıştım sana.
Sonrasını hatırlamıyorum bile gözlerimi açtığımda seni görünceye kadar karşımda..
Ne bisiklete bindiğimi,
Ne dengede durabildiğimi
Ne de bir evin bahçesine girdiğimi..

Sen anlattın sonra;
Arkama baka baka sallanmışım yokuş aşağıya
Hızlı gidince bisiklet düşünce korkudan bayılmışım
Sonra evde açmışım gözlerimi..
Sende arkamdan koşmuşsun düştüğümü görünce bir şey oldumu diye..

Annem bir melek demişimdir hep
misafir etmiş seni hemen eve..
Böyle başlamış bu aşk masalı..


Henüz daha oniki yaşındayken
Sırf seni görmek adına her gün çıkmıştım o yokuşa..

Pembe evinize bakıp da pembe hayaller kuramamıştım daha..
Saklambaç ya da kör ebe oynarken bile kapamıyordum bazen gözlerimi
Sırf seni daha çok görebilmek adına.

Onüç, ondört, onbeş, on altı derken filizlenmişti aşkın dalları da..
Evler değişti sonra, insanlar da..
Denizi bile göremez oldum binalar yüzünden çıktığım o patikada..

Sonra bir gün bir kamyonun umutlarımı taşıdığını gördüm..
Kalan maviliğimi de beraberinde götürdüğünü..
Binalar üstüme, ben ise binaların üstüne gömüldüm..

Ne senden bir hatıra,
ne de çocukluğumdaki pembe bina kalmıştı..
Ev sahibiniz bir kaç kuruş uğruna benim çocukluğumu satmıştı.
Ama o bunun farkında bile değilken,
Hep öfke biriktirdim o adama içimden..

Yıllar geçti sonra...
Okul, askerlik iş hayatı derken..
Evlenip gitmiştim birden..
Ben yine aynı mahalledeydim, annemin bir kat üstündeydim..
 
Şimdi oğlum 12 yaşında.
ve bende ona bisiklet aldım en fiyakalısından..
Aynen benim gibi yokuştan aşağı sallanacaktı o da yanında babasıyla..
Nereden bilebilirdim o yokuşta bir daha seni görebileceğimi
Tekrar göz göze geleceğimi..
ve nereden bilebilirdim oğlumun kızının gözlerine bakıp da yokuş aşağı süreceğini..
[T.S]
( Bisiklet Ve Yokuş başlıklı yazı TAŞKIN SRC tarafından 23.12.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu