Gecenin saçları
düşmüştü yastığımıza
Kadranda nefesini duyduk şeytanın
Gitmemelisiniz dedi penceremize vuran kardelen
Bitmemelisiniz dedi bir kuzgun gökyüzünden
Yürüdük ne çare
karabasanın içli sesine
Ve girdik
firakın virane bahçesine
Elveda
demedi gözlerin, buğuluydu hala
Kapı çekti elinden, ben kalakaldım
Söyleyemedim -gidersen ölürüm- asıldı dudağıma
Kuruldu orta yerine gururun darağacı
Dinlemedik tuttuk sevdayı sorgusuz astık
Gözyaşıyla kaldı yorgan ve yastık
Göz göze geldi
çok zaman bir damla yaş
Bekledi itirafımızı bir çocuğun kalbinden
Sen susadın bana hasretin bir yarısı
Ben sana acıktım hicranın sofrasında
Dön demeliydik, dönmemeliydik sözümüzden
Savaştık önce sen düştün sonra ben
Fatihalar dön diyor fakat çaresiziz
Çayırlar bitiyor gövdemizden el ele
Toprak sarılmış bize anne kadar sıcak
Sen beni tanıyor musun, ya ben seni
Bak artık asırlarca uzakta iki yüzüz
Eyvah nefsimizin kanlı pençesinde ölmüşüz
Elveda demeden