Herhangi bir temmuzun herhangi bir cumartesi günü uyandım dünyaya tekrar. Unuttum bugünün oruç günü olduğunu desem yalan söylerim. Herhangi bir şeyi unutma gibi bir âdetim yoktur.
Vardır ya tatlı bir telaş içinde unutmak gibi bir davranış. İşte onu ben yapamam. Bir saat içinde yapacaklarımla, bir gün içinde yapacaklarım kafamın içinde döner döner durur. Çoğu zaman bu durum beni rahatsız eder. Bir an için kafamı boşaltsam ve boş gözlerle tavana baka baka uzansam; ama yapamam işte.
Herhangi bir yazın ortasında, herhangi bir temmuz ayında; yeryüzünün herhangi bir parçasında nefes alıp veriyorum. Ve her daim karamsarım. Leş gibi bir karanlık içimde; içimin yerleri çamur, pislik basamıyorum bile yerlere. Yükseklere çıkmak bile temizlemiyor artık içimi. Saçma sapan rüyalar görüyorum. Bazen koşturmaca, bazen de asalak bir yalnızlık işte.
Her gün batımı bir şeyler hissettirmiyor artık bana. Gün batımının o güzel ferah ve işaretler veren havası yavaş yavaş kaybolmak üzere. Bazen bakıyorum, bir an içim cız ediyor; başka da bir şey yok.
Geçecek diyorum. Bütün bunlar sona erecek. Bulutlu güzel bir gün uyandığımda, aynada tekrar çocuk yüzümü göreceğim. Terk edilmemiş olacağım. Şiirler yazarım belki sevdiğime; elime kâğıt kalemi alıp ferah bir gün batımında….