Online Üye
Online Ziyaretçi
Yığın yığın yalnızlıklar yemyeşil düşlerin içinde,
Her kalbin sırattan düştüğü yer,
Doğum ve nedamet, ölüm ve mahşer.
El ele tutuşmuş gözlerde
Tiryaki dudaklarda yaşlanan kelime,
Kim bilir Adem’den kalan bir yalan.
Lal zamanların fecrinde bir gül açması
Ah kimsenin bilmediği işte bu değil mi?
Gölgeler eskitir, gölgeler keser
En sarp dağlarında depremler;
Susuz vadilere gebedir gece ve gündüz.
İkrarın mum ışığında ağlamasını görürüm
Kimi zaman umut, kimi zaman yeis
Sonsuza el uzatırken pencerelerden.
Karanlığın tortusu akar derelerden,
Çiçekler susuz büyür.
Destanlar, hükümsüz sözler çöplüğü,
Şiir en basit dalkavukluk.
O en derin hisler sarsınca ruhu
Tek ses yükselir: Hu
Ve onda başlar onda biter zaman