Geyikname


yirmidokuz ağustos gündüze üç var-yok
alman kızı meryem bir bakar bir bakar
ben size geceleri içersem ağlarım demedim mi demiştim diyemeden
salim yaslamış başını duvara ağlamaz
türkçeyi bildiğim zamanlardı meryem niye türkçe konuşmaz
bira bardakları kılıktan kılığa küçülüyordu desem yalan
salim yine ağlamaz
nail almanca anlatır derdini
alman meryem bir bakar bir bakar
orhan’ın elinde bir mendil al maria al maria bunlara değmez
alman kahvehanesindeyiz sabaha üç var
ben iyi almanca taklidi yaparım demeden nail
salim orhan’ın elindeki mendile yapışmış
alman maria kapatıyoruz meyhaneyi demişmiş

ben geceleri ağlıyorum demişim niçin anlamazlar


***

saatler simit tadında bile değil
pörsümüş göğsüne brigitte’nin biricik diyor
açıksözlüdür nail esirgemez
salim canın sağ ya ağlama değmez demek
ağustostan eylüle sürülmek mevsimlerden

ortak bildiğimiz tek dil ingilizce o zamanlar
onu da nail biliyor



***

hu hu, ay lav yu, ay lav yu



adım o zamanlar herr kahit
adımı bile bilen nail taklit ediyor
her kahit her kahit. bu almancayı kökten sökmüş

maria meryem gözleriyle bakmasın
sağ salim ağlamasa da nailin içi gider
meryem gider salimin başı duvarda
sessizliği taklit eder mariasız nail

ben geceleri içemem, ağlarım demiştim diye tepinirim



***

eylülmüş tarihlerden onbir oniki
türkçe bilmiyoruz o zamanlar unutturmuşlar
beş yaşında bir çocuk hem de zenci
hepimizin ziline basıyor ak yüzüyle
zaten tanıyamamıştık brigitte’yi zilli yüzüyle
salim her zile ağlıyor orhan maria diyor
nail zencice bilmem diyor
gündüze hiç yok saat

ben geceleri içemem ağlarım diyorum



***

denizi tanımıyoruz hiçbirimiz
ortak karar almışız göle gidelim
maria’nın sütyenine sığdıramadığını hayal ediyoruz
üçkişiye bir meryem yüzme bilmez olasılığı ağır basıyor
brigitte biricik denen göğüsleriyle dalıyor düşlerimize
salim ağlamıyor kafasına duvar vuruyor
orhan elinde mendil kan siliyor
nail ben bilmem taklit ederim diyemiyor

ben ağlarım geceleri diyemiyorum



***



ağabeyim salih çocuklar diyor
efendim abi diyen yok onu bir ben anlıyorum
o bana kot pantolonunu ve ceketini vermiş
eylül kaç olmuş bilmezliğe geliyoruz
salim, orhan ve ağabeyim
nail ingilizce taklit yapıyor
salim ağlıyor mendil orhan’ın elinde
salih öğüt veriyor ağlamayın sabah yakın

ben geceleri içmezdim diyorum, sabaha mı ağlayayım



***



salih alınyazısıyla oturdu köşebaşına
biricik göğüslerini kaldıramadı orhan brigittin
salim biricik duvara ağlar
sali neye ağlar freddy yazar ha yazar aşkın tahlilini
sizden önce kimse gelmedi
pansumancı kadınları saymazsak
gece kendinden geçer
öğüt ağıt olur düşeyakış

geceler ağlanmaz, ben ağlarım
nail ağıtı da taklit edermiş kendi söyledi



***



osman abim cami avlusundan geçmiş
arabistana gitseniz tercüman olurdum
korunurdunuz sıcaktan dememiş
meryemin amcakızı magdelana sapsarı
kulakları küçücük saçı altından iyi duyuyor
osman abim duymaz inşallah ben arapça da bilmem
ben almanca bilirim simdilerde de dua bilmem

ben geceleri ağlarım gece duası bilmem



***



orhan yapışkan kan renginden değil
ingilizce sayıyoruz günleri alman kahvehanesi
ferdi özbeğen, ümit besen, arif susam
bunları taklit etmiyor nail ustam
günlerden devrim vurulmuş
devrim denen dikgöğüslü bir duruş
biz almanca bilmeyiz alman meryem bilir
allah bilir salim ağlamaz

gece içince uzuyor şafak elimize



***



evren henüz nü resimler yapmıyor
almanca bilir adnan darbuka da çalar geç tanıdık
gayet göthe’li yıllarımız
ruhi, su gibi şiir okur ve almanca bilir
alman kızlarına darbuka tanıtacağız güya
göthe şiirlerine ritim tutar adnan
düm teke düm tek denir buna maria
ruhi, su gibi tercüme eder şiirleri
salim duvarı delmiş başıyla omuzuma yaslanır
omuzum ıslanır, maria buna almanca güler

bana geceleri göthe şiirini darbukayla okumayın demedim
mi ağlarım



***



fişekçi ahmet mektup yazmış bize
çocuklar daha çok yolumuz var diye başlamış
elmek olsa (elektronik mektup, e-mail) kesin elmeklerdi ahmet o zaman
tam üç aydır salim omuzumu ıslatıyor
o ahmet yaz’ın tao’cu olur cavit diye diye
sanki biz mao’cu gibi kış aylarına girerken

ahmet’e mektup yazdım
mektuplarını gündüz yaz, biz burda gece okuyamıyoruz
çünkü geceleri ağlıyoruz



***



babam bana daktilo almıyor yılları
kağıdı kalemle seviştirmeli, kağıt hep kızoğlan kız ya
artık mektup yazmayacağım ahmet’e kışın
alman meryem’e şiir yazacağım ille de
ruhi bunu su gibi tercüme eder dedim
darbukacı adnan bunu ritimler almanca da biliyor üstelik
gündüz gündüz yapmalı herşeyi
geceleri ağlamıyorum salim omuzumu da deldi

geceleri ağlamaz oldum
bir doldum bir doldum



***



ahmet yazmıyor mao’culuğu yaz gelmiş
oturup kendini arıyor yıllarca kimse kimseyi sevmemiş
bir yalnızlık işte kendi ölüsüne ağıt yakar
ağıt taklidi de yaparım diyor nail
sen bana gülün niçin pislik içinde açtığının ritmini verebilir misin
adnan susuyor darbuka susuyor
ruhi susuz bir bardak bira maria

biz böyle ağlamazdık



***



gece sokağa çıkma yasağı başlamadı alman meyhanelerine
yağmur eşittir salim diye girdi sözlüğümüze
kafaya takmışız doğu almanya’ya kaçacağız duvar yıkılmamış
ben doğu almanca da bilirim demesin nail diye ona söylemedik
az gittik uz gidemedik darbuka adnan
eleverdi bizi ritimden yakalandık
alman meryem türkçe nasılsınız demeyi öğrenmiş

iyi değilim meryem geceleri nasılsın diye sorulmaz
geceleri ağlanır



***



dümteke dümteke geçiyor günler
göthe enstütüsü, götüstü espirileri konuşuyoruz
nejat uygur taklidi yapıyor nail
taklit dersleri sınavsız o zamanlar
nail girmesem de olur diyor

sen girmesen
ben girmesem
nasıl girilecek aydınlığa*
diyemiyorum

*açıklaması yok



***



ben çıkmasam, sen çıkmasan
nasıl çıkacak ay gökyüzüne
astıronot ayhan itiraz ediyor
sizinle böyle tavla oynamazdım

hep aynı anadolu
kahkaha çiçeği bir yüzü
ölmek öte de diyor ruhi

sesi gayet güzel
bir fincan kahve olsan
kırk yıl hatırın var lan

adnan darbukayı delmiş
deri de yok buralarda

telleri üzen ben
derimi germişim kurusun diye

ritim tutturamıyorum



***



adım cahit ya
sıtkı taklidi yapıyor nail
nail, şu fırtınaları çağıran direkler
senin taklit eden ellerin olamaz diyorum
yelkenleri çağırıyor nail

ama bilirsin ne hava çalınırsa çalsın
biz misket kıza oynarız
acı oluk oluk ter önümüze



***



dal sarkıktı dökülmemiştik yollara
ortalık yerde dostluklar
ben ençok ağabeyim salih’i sattım yılları

daha öpüşmeyi bilmeyen delikanlı o zaman salih
bisikleti vardı diyorum pinokyo
nail burnunu uzatıyor upuzun geceler
o beni bisikletine bindirmedi sayın devrimci arkadaşlarım
ben onun silahını teslim ettim evrene
bana silah vermedin diyor
kesin naildir diyorum sabaha karşı

döküldük yollara yol sarkıktı dostluklar da
ben ençok ağabeyim salih’i aldattım



***



babam altmışaltı oynar yılları
ben gayet gencim, o yakışıklı
babam, ha babam oynamaz oyunları
söküğünü diken zavallı
altmışaltı kere altmışaltı oynadık
o hep altmışbeşli çıktı
gayet yakışıklı doğumuma
yılın altmışaltıncı gününde doğumgünlerimizi birleştirdik
o gayet genç, ben yakışıklı
elini öptüm, öpmek ölmez ki
babam benden daha yakışıklı

fişekçi ahmet tezgahı bu
babanla aran nasıl mektupları
babam gerekli okumalar çağında
kardeşçe sarılıyor bana
uykusuz yıllarına



***



şiirler yazıyoruz anneme
babam sabık, ben sabıkalı
ben ençok sevgilimi seviyorum
cüneyt anam diyor

türkü dinlememiş öksüz cüneyt
yari, anan değilim lan der
kıvrılır köşeye ana
ben seni doğurdum
bir de öleyim
gözyaşlarına



***





günlük denmez
gözyaşı döküyoruz sayfalarca
imge avlıyoruz şiirboyu uzunhasan’la
cenap şahabettin şiirleri bir yana

arapça şehit oluyoruz güpegündüz
denebilir kısaca imgelerle soluk alıyoruz
şiir yazıyoruz güpegündüz soluklanmadan

bir mendil oluyor duruşlar halaybaşı
herkes ağlıyor mendile mendil nerde



***



pijamalı pijamalı çay yapar kahve içerim
çamaşırlar yıkarım elim omolu
meşgul başımın gölgesi
bir garip bu almanya günleri

radyoda susmayan yalnız bir adam
beyazdan çıkmayan ağıt lekesi
salim ağlamıyor bu sevindirici
saçlarını dökmüş biz evde yokken
bir garip seviştir bu
sevmek bulaşık çamaşır şiir
bir matineye gidemiyoruz



***



yazmadıklarım var elbet
bomboş bir odada
yarım sandalye brigitt oturmuş ahhh
iki ayaklı

içme dermiş hekimler
rakı içen öldü de
su içen ölmedi mi
ağlarsa anam ağlar
ben ölünce doktor mu ağlar

nail bunu tercüme etme
ben hiç cenazeye gitmedim ki
hem salim yeni yeni ağlamıyor
seni anlamaz ki

gönül işi bu
ha toprak ha bir kadın
keyif ile girmeliyiz değil mi
bunu çevirme nail bende yazmayacağım
yemin ederim kefen altında sevişmeyeceğim



***



nail çevirme bu muhabbete değer mi
genç werther’in acıları çevrildi de değdi mi
oturup düşünsek özden verdiklerimiz
anlaşılmaz bir zinciri kırıyor bak salim
köreltmeliyiz nefsimizi bu başka alem

geceye upuzun cigara içelim
darbukaya adnan eşlik eder
ahmet mektuptan gerilla olarak çıkar
biz şiirle oynamayalım

unutalım bunu bir şiir günü
unutalım bir şiirin bu günü
unutalım şiirin bu gününü

darbukaya adnan eşlik eder
kaldığımız yerden



***



hiç yalnız değiliz yılları
her köşede bir tecavüz

koluna dokunsam bacağını tutuyor
bacağına dokunamıyorum
ucuz sarhoşluk peşindeyiz biz
bir başka güzel de yok ki kafa bulamıyoruz

oya balkondadır bekler beni
kimin umurunda yıllarını yaşar
ırmak kenarı olmasa da olabilir
sevişirim köprü altında

oyalandığım yıllar



***



kimseyi ayırtedemediğim yıllar
salim omuzum çökük
nail türkçe konuşuyorum tercüme etme

kiminle yarışıyorsam masanın örtüsü hep dörtnala
çek çek gelmez maria
çünkü allahsız benziyordu rakıya

sen papazın kızına aldırma oyacığım
onun bahçesi kıştan yastığı küften
sana bunları yazmazdım inan
olmasaydı eğer onun açılan
namaz kılan entaresi
ve sana benzeyen sesi



***



biz sarhoşuz masamız değil
gemiler kaldırıyoruz türkiye’ye
freud ağanın limanından

biz sarhoşuz masa durmuyor ki yerinde
orhan veli’dir belki masaya vuran
inanmayan garsona sorsa ya

biz sarhoşuz masa edip cansever masası
ağır laflar ediyoruz garsonkız gayet hafif
salim ağladıkça hafifliyorum diyor

biz gayet sarhoşuz masaya cin geliyor
tuncay, edip dediysek de biranın içinde
ormancı gibi ne ağlıyorsun

gemiler kaldırıyoruz türkiye’ye
kant babanın kilise eşiginde
edip masasında biz sarhoşuz



***



içiyoruz ama uçamıyoruz
içtikçe içleniyoruz yılları
tellerle çevrili kafes sanki almanya
mektuplardan gemi yapıp yolluyoruz
oysa hiçbirimiz deniz bilmez
gezenimiz de yok yılları
ağıt tercüme bitmiş yılları
ağıt lekesi çıkmayan
yıkanmış mendilleri
asıyoruz kafesin dikenlidir telleri



***



bir şeyler mi kopuyor içimden, bahar mı
neruda şiiri niçin yarensiz, niçin içinsiz
bu atlara ne oluyor, ne oluyor yoksa bahar mı

şişemden çekin çılgın faytonlar
şikayetim sana, ona değil, yaradana

takmışım bahara bu böyle gider
kimse yok aylardan evleniyorum
üstelik hiçbirimiz hamile değildir

şişemden çekin çılgın fotocular
sokaksızım bu gece evleniyorum



***



kimse evlenmez boşanmak olmasa
herkes evlidir zaten yalnızlığıyla
ayrılık olmasa

çek beni gündüzüm gecenin içine
tiyatrocu arkadaşım jönüm yalnızlık sakın
hasanın battaniyesini yalnız bırakmayalım

örtelim mutluluğun üstünü üşütmesin
tarzan çıplak gezer, ağıt salim nezle
üşütmeyelim kimse nezle gezmesin

herkes evlidir boşanmak olsa
koklatır mıyım yalnızlığımı
evlenmek olmasa



***



biz bir ölü koyduk, gümüşten
kilitli mezar, kirli çarsaf, uyurgezer gece
merhaba
çivilenmisti dilimiz mosmor halka
gecelikle, sabahlıkla, öteki eli mumdan
merhaba ay
heykeller liste hazırladılar sıratik
kimdi soyundu üstlendi merdiven altı
merhaba güneş
silah sesleri kimseyi öldürmedi, merhaba
asfalt karalıydı postane de öyle
selam iletemedik dostlara
merhaba



***



çek usta şiirlerin felsefeden olsun
yeter ki ayrılık olmasın
halide edip sokağın da

ağlayanım yok omzum düşük
şairim kardeşim süheylam ölmeden
bak sen beni güldürdün

çek usta şiirlerini göz kırpmasın
döşümüz iğneli yürek kopmasın
tutturmadık ya döş bu
yürek acımasın



***



fötr şapka yılları
öküzün boynuzuna kimse eziyet etmiyor
beklediğim ayşe beklemezken gelmiş

hoşgeldin, hoşbuldun, iyi yıllarım
sigara izmaritleri geçer aramızdan
ayşe konuşmaz konuşmaz ayşe olur
zaman tükenirken kül

zaten evliyim ayşe birleşmiş yıllara
ellerin terlemiş enson ensemde
e yağmur sen bizi kirletemezsin



***



temiz başlamalı bir şiiri
baba evinden gitmiş kız gibi
sıyrılacak düşler kemik olmalı
annemle babamın duvak ayında

balyozlar bir bir inecek
birer başımıza bu çocukluğumuz
söylediklerimin sırası önemsiz
iki elma düşecek üç kişinin başına
zaten yazamıyoruz söylüyoruz yıllarca

büyü bozulmasın yeter
herkesin içi bir numaradır
çay demine cigara dumanına
kimseden utanmam bu şiirler benim
ben onun babasıyım öptüm
dizelerimi ırmak kenarında

unutmadım her şiir temizdir
uyandığımda



Not: bu çalışmam çok eskidir, içinde yer yer alıntı yaptığım yazar ve şairler olabilir, veya deyimler vs... tek tek sayamayacağım bunları, istesem de hatırlamayabilirim.
( Geyikname başlıklı yazı cahitbozkurt tarafından 16.10.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu