havamız
hava
güneşimiz
güneş
velakin
çıkmayınca
cendereye
konan can
İçimizde
kalan
huyumuz
huy değil
kendini
kendinde arayan
Dedi ki
gecenin
aynasından düşer bir yıldız
düşer
beş köşesinden kırılır
kırılır
da yıldızım der hala hayasızca
sırsız toprak ışığını emer de
nasılda
kalırız burgaçlarında yalnızlığın
bir nevi yalnızlığın kahramanı bellidir
zaten de öyle gözükende odur
güneş görmemiş yüzü hep toprağı
selamlar
-kimsesiz-
ama olsun gökten inene tabi kılanda odur
Ve onlar için
de bir zamanlar
cennetten dünyaya iltica
her şeyi olduğu gibi kabullenerek ayrılma anı
dayanamadılar
onca sübjektif yaşantının acısına
onlar da yalnızlığın
kaburgasından şiiri yarattı
dudakları
çatlayıncaya kadar okudular
sonra
da
okuduklarının
üzerine gömüldüler
af
dilediler , yine yalnızdılar
kendi
yazdıklarını
sadece
kendileri okudu
tekrarladılar
oysa an
Allah’ın
boyası ile boyanma zamanıydı
onlar
anlamadı
kontrast
nefesleri sadece kendi yüzlerini yaladı
ama
şunu biliyorum ki en çok
kendini seviyor insan
kendim içindi her şey
sen
çok yaşa be güzelim
en
değerli sensin
nelerini
emeğinle karşıladın
ne
gözyaşları döktün
ne
çok elini uzattın
ne
güzel cümleler kurdun da
o
insancıklara
aynı güzellikte cevaplar
alamadın
ama alırım sandın çok yanıldın
şimdi
yaz yazabildiğine
yalnızlığın
kaburgasından yaratılan şiirler