SALAŞ AŞKLAR MEYHANESİ
Yine salaş aşklar meyhanesindeyim bu akşam,
Her ânım seninle, her günüm sensiz,
Yine hüzzamdan çalıyor ihtiyar kemancı,
Önünde yarım bardak şarap,
Ve saçları misali bir parça peynir.
Gıcır gıcır inliyor oturduğum iskemle,
Nice yarım aşklara,
Nice terk edişlere, terk edilişlere şahit olmuş, kim bilir.
Apansız bitivermiş sevdaların ardından ağlıyor belki de.
Bir kırık gramafon cızırdayıp duruyor köşede,
Yine ayni yerde takılmış garip taş plak,
Tekrarlayıp duruyor “ Beklerim her gün bu sahillerde mahzun böyle ben “
Ne bekleyen vaz geçiyor beklemekten,
Ne bekleten usanıyor inadından.
Dolaşıp duruyor masaların arasında ihtiyar çingene kadın,
Elinde kendi gibi boyun bükmüş birkaç gül
Ve kurumaya yüz tutmuş üç beş karanfil.
“ Var mı gül isteyen “ diyor ağlamaklı sesiyle
Ve susamış gözlerle bakıyor kirli şarap bardaklarına.
Bir bardak daha istiyor müdavimlerden biri,
“ Yaz hesaba” diyor duyulur duyulmaz.
Kim bilir kaçıncı bardak bu,
Kaçıncı efkâr, kaçıncı isyan, kaçıncı teslimiyet.
Yine salaş aşklar meyhanesindeyim bu akşam,
Yüreğimde hem şarabın, hem sensizliğin tortuları.
Meyhaneci kapıyı gösterecek az sonra.
Yine tutacağım garip evimin, soğuk odamın yolunu.
Yine hayalinle sabahlayacağım,
Kıyamadığım sitemlerimi ona anlatacağım
Ve ağlayacağım.
Yine salaş aşklar meyhanesindeyim bu akşam,
Hem senle hem sensiz,
Hep senle, hep sensiz…