TUZCU BAŞI
Bak, yine hüsran ile bitti umut masalı,
Bugünümüz karanlık, yarınımız tasalı,
Yürekteki umudu çalılara asalı,
Dinmez oldu gözün yaşı,
Tuz da koktu, tuzcu başı.
Her adımda bir köprü, her köprüde bir Dumrul,
Ağalara şal ipek, garibana yırtık çul,
Özü sözü doğruyu Kaf Dağı’nda ara, bul.
Başımıza vurduk taşı,
Tuz da koktu, tuzcu başı.
Meydan boş nasıl olsa, hep atılır, tutulur,
Azıcık ses çıkarsak, kaşlar hemen çatılır,
Kuru ekmek ziyafet, çok zaman aç yatılır,
Hayal oldu bulgur aşı,
Tuz da koktu, tuzcu başı.
Bükmüşüz boynumuzu, razı olmuşuz aza,
Neyi murad eylesek, diyorlar başka yaza,
Ozanlarım da suskun, düzen vermiyor saza.
Oynatırız gözü kaşı,
Tuz da koktu, tuzcu başı.
Çıkmaz asla sesimiz, siz ağa, biz maraba,
Nerede sağlam pabuç, şükür yırtık çoraba,
Yol bozuk, teker patlak, nasıl gider araba.
Hiç bitmiyor aş savaşı,
Tuz da koktu, tuzcu başı.
Şimdilik sussak bile, gün gelir konuşuruz,
Belki bir gün tok karın, pek sırta kavuşuruz,
Mahşerde, terazinin başında buluşuruz.
Kul hakkı her işin başı,
Tuz da koktu, tuzcu başı.