İnsanı, "işittik ve itaat ettik" demekten alıkoymaya çalışan etkenlerden en önemlisi, ‘heva’, yani insanın bencil tutku ve istekleridir. Hevanın kaynağı ise insanın içindeki ‘nefs’idir. Nefis, Kuran’da bildirilen ifadesiyle "... var gücüyle kötülüğü emredendir..." (Yusuf Suresi, 5) Şeytanın kontrolü altındaki nefis, hiçbir zaman insanın iyiliğini istemez. 

İnsanın nefsini arındırıp eğitebilmesi için ona sahip çıkmaması gerekir; çünkü nefis şeytanın sözcüsüdür ve kendisine itaat edenleri götürmek istediği yol Allah’ın değil, şeytanın yoludur. Tutkuları azgındır nefsin, insanı şeytanın bataklığına sürükler.

Peygamberimiz(sav)’in bir savaş dönüşü söylediği, “küçük cihaddan büyük cihada dönüyoruz” hadisi, nefisle yapılan mücadelenin ne kadar büyük olduğunun ifadesidir. En büyük savaşı uzaklardaki değil, içimizdeki bir düşmana karşı veririz. Bu nedenle, nefsimizin vereceği emirlere karşı son derece dikkatli olmalıyız: 

İnsanlardan öylesi vardır ki, Allah’ın rızasını ara(yıp kazan)mak amacıyla nefsini satın alır. Allah, kullarına karşı şefkatli olandır. (Bakara Suresi, 207)

"Allah nasıl olsa affeder", "benim kalbim temiz, iyi bir insanım" diyenler, kimsenin kötülüğünü istemedikleri için cennete gideceklerini düşünenler, sadece belirli ibadetleri yapmalarının yeterli olduğunu zannedenler, gerçekte sadece kendilerini kandırmaktadırlar. Her şeyin iç yüzünden, gizli taraflarından haberdar olan Rabbimiz mazeretler öne süren bu insanların aslında doğruların farkında olduklarını şöyle bildirmektedir:

O gün, ’sonunda varılıp karar kılınacak yer (müstakar)’ yalnızca Rabbi’nin Katı’dır. İnsana o gün, önceden takdim ettikleri ve erteledikleri şeylerle haber verilir. Hayır; insan, kendi nefsine karşı bir basirettir. Kendi mazeretlerini ortaya atsa bile. (Kıyamet Suresi, 12-15)

Allah’ın ayette bildirdiği gibi her insan kendine basirettir. Bu nedenle itaat çok önemlidir. Her insan kendi yaptıklarından sorumludur ve Rabbimizin huzuruna tek başına çıkarak hesaba çekilecektir. Ve o gün gerçekleri görmezden gelerek Allah’a itaat etmeyen ve O’nun emirlerini yerine getirmeyen insanların yaşayacakları pişmanlığın telafisi de olmayacaktır.

Her insan, davranışlarını dikkatle gözden geçirmelidir. Acaba davranışlarında gözettiği nefsinin istekleri midir, yoksa Allah’ın hoşnutluğu mudur? Allah Kuran’da bize bu konuda çok önemli bilgiler vermektedir:

Sen de sabah akşam O’nun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte sabret. Dünya hayatının (aldatıcı) süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırma. Kalbini Bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi ’istek ve tutkularına (hevasına)’ uyan ve işinde aşırılığa gidene itaat etme." (Kehf Suresi, 28)

Ayet, müminlere hangi davranışın Allah’ın rızasına uygun olduğunun, hangi davranışın da nefsinden kaynaklandığının ipuçlarını vermektedir: ‘Sabah akşam O’nun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte’ olmak, Allah’ın rızasına uygun bir davranıştır. Ancak, ‘kalbi Allah’ı zikretmekten gaflete düşmüş’ ve ‘kendi istek ve tutkularına uyan’ kimselerin yaşam tarzını benimsemek oldukça nefsani bir davranıştır, Allah’a karşı itaatsizliktir. Bu son derece önemlidir ve Kuran ahlakıyla yaşamayı amaç edinmiş her insanın en çok dikkat etmesi gereken konuların başında gelmektedir.

İnsanın kendisine kötülük eden biriyle iyi geçinip, iyilik eden birinden uzaklaşması elbette ki oldukça çarpık bir yaşam tarzıdır. Ancak birçok insan kendisine kötülük eden nefsiyle iyi geçinmekte, ona itaat etmekte, Allah’tan ise uzak yaşamaktadır.

Nefsi ezmek, dünya hayatından vazgeçmek,”Tek güç sahibi olan Allah’ı hoşnut edecek ne yapabiliriz?” diye düşünmek… Bir mümin, yaşama bu pencereden bakar ve Kuran ayetlerinde de çok söz edildiği gibi, kurtuluşa giden yolda nefsini arındırabilmek için, kendisini Allah’tan uzaklaştıracak her şeyden uzak durur. ‘Allah’a yaklaşmak için vesile’ arar, O’na teslim olur, boyun eğer ve Allah’a itaat eder.

Bu, nefsin bencil tutkuları yerine yalnızca Allah’a itaat ve kullukla yaşanan gerçek özgürlüktür. Bu, ruhumuzu açan en güzel, en lezzetli hayattır.

Fuat Türker
( İtaatten Alıkoyan Nefis başlıklı yazı fuatturker tarafından 4/24/2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu