Anlaşılamamak, evet anlaşılamamak… Ne kadar
kötü. Benliklerde ne derin yaralar açar bu anlaşılamamak olgusu. Onu ancak
benim gibi yaşayanlar bilir.
Değerli Dostlarım,
Tabii ki herkesi kendiniz gibi göremezsiniz.
Görmeniz de mümkün değil zaten. Elbette farklılıklarımız olacak, onlar bizim
zenginliğimizdir. Ama yüzünü dahi görmediğiniz,sesini işitmediğiniz bir kişi
hakkında hüküm verirken çok dikkatli olmalısınız. İnsanlık bunu gerektirir.
Yoksa içimizde kin ve nefret tohumlarını
besleyerek oluşturacağımız ön yargılar, bizi o kişiden uzaklaştıracağı gibi
toplumda sevimsizleşmemize de yol açar.
Gönül ister ki bu yazıya sebep olan kişileri
tek tek isim vererek dile getireyim. Ancak site kurallarını ihlal edeceğimden
dolayı isim isim zikretmeyeceğim. Yalnız yarası olan gocunsun, diyeceğim.
Efendim daha bu sabah taze taze bir mesaj
özelime geldi. Neymiş: “ bana yorum yapmayanlara karalama kampanyası başlatıyormuşum.
“ İlk önce tebessüm ettim, sonra acı acı güldüm ve daha sonra da “Anlaşılamamak
ne kadar kötü! “ deyip hüzünlendim.
Kimse yanlış anlamasın. Bu sitede eleştiri
anlayışını defalarca eleştirmeme rağmen, “Yapmayın, etmeyin. Yaptığınız olumlu
sonuç vermez “ diye feryad ü figan etmeme rağmen acaba size soruyorum? Bana
yorum yapan ya da yapmayan kim olursa olsun kimi karalamışım ki! Kime hakaret
ve küfür yüklü bir üslup kullanmışım ki! Allah aşkınıza söyleyin!
Durun daha bitmedi dostlarım, bu karalama
kampanyama kapı kapı gezip de destek arıyormuşum. Allah, Allah! Ben neymişim de
haberim yok! Bu ülkede demokrasi yok mu? Dileyen, dilediğini yazar. Gizli
kapaklı değilim ki, meydandayım.
Devam ediyorum: Neymiş efendim, öğretmenim ve
şairim diyormuşum ama yaptıklarımdan dolayı sanatçı mıymışım, yoksa zanaatkâr
mı ayırt edememiş bu arkadaş! Yazdıklarım ortada arkadaşım. Siz ayırt
edemiyorsanız, benim günahım ne!
Efendim ben şairsem sadece şiir asacak mışım,
şayet KAMPANYACIYSAM bu işi gizli gizli yapmayacak mışım!
Bana bakın kardeşim. Benim hiç gizli saklım
yok. Bu sayfalarda site sahiplerine bile benimle muhatap olmaları için açık
açık davetiye gönderdim.
Efendim bir harika daha bu arkadaşımdan,
diyor ki; “ İsterse benim gibi yüzünü sergilermiş ama terbiyesi müsait
değilmiş. “ Allah aşkına söyleyin dostlar, Allah hepimizin içini biliyor.
Şimdiye kadar nezaket kurallarını aşarak ben bu sitede kime ne yaptım ki,
terbiyesi müsait değilmiş benimle konuşmaya…
Yine bazılarının dediği gibi duygusal sömürü
yapmıyorum. Gerçekleri ta yüreğimin derinliklerinden söylüyorum.
Bu sitede benim amacım kişisel sürtüşmelere
girmek değil, duygusal sömürü yapmak da değil. Amacım, emekliye ayrıldıktan
sonra gönül seslerimi sizlerle paylaşarak burada sıcak ve kalıcı dostluklar
kurup yoluma devam edebilmek. Bu amacım da “karalama kampanyasına destek “
olarak değerlendiriliyorsa, o kişilere ben sadece acı acı gülerim.
Kimsenin etlisiyle sütlüsüyle işim yok benim.
İşim edebiyatsa, bunu da bu sitede layıkıyla yaptığıma inanıyorum.
Üsluplara dikkat edin diyorsam, bunu da
lütfen şahıslara hakaret olarak algılamayın. Yine tekrar ediyorum gönül yıkmak,
kabe’yı yıkmak kadar tehlikelidir. Hele hele kul hakkı, çok önemlidir. Bunu
hepimiz biliyoruz. Önyargılarla karşımızdakine suç yüklemek ve de muhataptan
helallik dilemeden bu dünyadan göç etmek, bizi azaba götürür.
Ben, kul hakkıyla öbür dünyaya göç etmelerini
istemeyecek kadar bir yüreğe sahip olduğum için, beni kıran bütün dostlarıma
hakkımı helal ediyorum.
Son olarak şunu söyleyeyim: BU SİTEDE KİMSEYE
KARŞI KÖTÜ NİYET BESLEMİYORUM. NE OLUR ANLAYIN BENİ ARTIK !