İ. KADIKÖYDE  İKİNCİ  KİRALIK  EV

               Eskişehir'de  uzun  bir  süre  yaşadıktan  sonra  kadıköy'de  ikinci  bir  ev  tutmanın  zamanı  gelmişti.  Çünkü  Yasemin   yine  ‘çocuklarım’  demeye  başlamıştı.

               Her  zaman  için  çocuklarını   özlediğini,  içinin  titrediğini  biliyordum.  Bu  nedenle  kadıköyde, yine  bir  ev  kiralamak  istedim.  Bu  defa  arkadaşı,  Perihan  hanıma  mektup  yazdım.  O’da  Yel değirmeni  Uzunhafız  sokakta, 114  no.lu  evde  bir  daire  tutulduğu  haberini  verdi.  Yine  bize  yol  görünmüştü. Yatak,  yorgan,  kap,  kacak  sorun  değildi.  Çünkü  Bedia  yengeler, bu  gibi  şeyleri,  mutfak  olarak   yaptığım,  depo  gibi  yerde  muhafaza  ediyorlardı.  Bu  arada  ben  yazlık  iznimi  de  almıştım.  Kadıköy'e  gitmenin  tam  zamanıydı.

               Ev  sahiplerimiz  çok  iyi  insanlardı.  Mustafa  bey  çalışıyor,  Eşi  Saniha  hanım  avukat  olduğu  halde  çalışmıyordu.  Çocukları  yoktu. Kendileri  üst  katta  otuyorlar,  Biz  birkaç  basamakla  çıkılan  birinci  katta.  Ayrıca   bir  de  bahçe  katı  vardı  ama,  o  zeminden  biraz  aşağıda  bulunuyordu.   Orada  da  iki  çalışan  insan  oturuyordu.  Ev  çarşıya  da  çok  yakındı. Çarşı   yüz   metre  ya  var,  ya  yoktu.  .  Ev  sahipleri  bizi,  biz  de  onları  sevmiştik.

               Yasemin  ayrıca  yanına  bir  arkadaş  daha  edinmişti.  Arkadaşı  Perihan  Hanımın  kardeşi  Fevziye…Çalışan  bir  insandı,  bekardı,  ablasıyla   beraber  oturuyor  fakat  iyi  geçinemiyorlardı.  Bunu  bilen  Yasemin  Ona  bir  teklifte  bulunmuştu..‘gel  kızım,  evin  bir  odasında  da  sen  otur,  nasıl  alsa  sabah  gidip,  akşam  dönüyorsun!  Mutfak, vs.  müşterek  olsun,  hatta  yemek  yapmana  bile  gerek  yok,  benim  yaptığım  yemeklerden  sen  de  yersin,’  dedi.  Fevziye  de  teklifi    kabul  etmişti. Böylece,  ben  olmadığım  zamanlar, Fevziye  Ona  can  yoldaşı  olacaktı.

               Ayrıca  aynı  sokakda,  İzmitli  iki  aile  daha  yaşıyordu. Yasemin,  onlarla  da  tanışmış,  birbirlerine  destek  olmaya  karar  vermişlerdi.  Zaten  Hanife  hanım  anneanesinin  ahbabı  oluyordu., Kocası  Ali  bey  ve  iki  yetişkin  kızı  bir  de   oğulları  vardı. Oğul  evliydi,  büyük  kızları  Samahat  da  evlenmek  üzereydi

               Yasemin  çocuklarına  kavuştuğundan  dolayı  hayatından  çok  memnundu. Eh  ben  de  şimdilik  buradaydım.  Bir  ara  arkadaşım  Selahattin  de  izinli  gelmiş,  beraber  Büyük  Çamlıca'ya  pikniğe  gitmiş,  hem piknik  yapmış  hem    boğaz  manzarası  seyretmiştik. Çok  mutluyduk Ayrıca   evde,  bahçede,  çocuklarla  beraber  resimler  de    çektirmiştik. Çünkü  Sela’nın yanında  taşıdığı  bir  fotoğraf   makinesi  vardı.

               Bazen,  Yaseminle  karşılıklı,  kağıt  ve  tavla  oynardık,   Bilhassa,  Yasemin’e  bezik  oynamasını  ben  öğretmiştim.  Diğer  zevkle  oynadığımız   bir  oyun  da  tavlaydı.   Yasemin  tavlada    bayağı  iddialı  olurdu..Bazen  de  Selayı  kendi  kafamıza  göre  evlendirmeye  kalkardık.. Ona  layık  gördüğümüz  kızlar  da  bazen,   kendi   büyük  kızı,  bazen  de  dayısının  ortanca  kızı  Gülbin  olurdu.  Bu  konu  ikimizin  arasında  kalırdı,  kimseye  de  bir şey  söylemezdik.

               Günlerden,  bir  gün,  İzmitli  Hanife  abla, Yasemine  misafir  gelmek  istiyor  ve  kızı  Samahatla  haber  gönderiyor, Geldiği  zaman  da  hoş,  beşten  sonra,   büyük  kızı  Gülcan  için  bir  damat  adayı   bulduğunu  söylüyor. Ve   fikrini  soruyor..Aslın   da  olay  şöyle  gelişmişti.  Gülcan,   sık,  sık  annesini  görmeye  geliyordu.   İşte  bu  geliş,  gidişlerde,  Hanife  hanım,  Yine  İzmitli  olan  Hamamcı  ailesine,  kızı   habersiz  olarak göstermiş,  Onlar  da,   çok  beğenmişlerdi.  Hamamcıların  oğlu  askerliğini  yapmış,  yirmi iki  yaşında  yakışıklı  bir  delikanlıydı. O’da  uzaktan  kızı  görmüş  beğenmişti.    Şimdi  sıra,  Gülcan'ın   annesi  ve  babasıyla  görüşmeye  kalmıştı.  Bu  sebeple  Hanife  Hanım,   Yasemini  ziyarete   gelmiş,  durumu  bildirerek  fikrini  sormuştu. Yaseminin  cevabı  ise  şöyleydi.  ‘Karar  verecek  olan  babasıdır. Ben  bir  şey  söyleyemem!’

               Daha  sonraki  günlerde, durum, Gülcanın  babasına  da intikal  etmişti.  O da    kızını, Trabzon’daki  zengin  bir  akrabasının  oğluna  vermek  istiyordu. Netice  Gülcanla,  damat  adayını    buluşturmuşlar,  kız  da  delikanlıyı    beğenmişti.  Durum  bu  merkezde  olunca,  gelip,  gitmeler,  uzun  zaman  alacak  bir  sürece  girmişti,

( Zorlu Dönemeçler-2-b2-i başlıklı yazı coni tarafından 28.02.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.