Rüzgârın ne zaman nereden eseceği
belli olmaz. Kimi zaman çıkan güçlü bir fırtına her şeyi bir anda yıkar geçer.
Kaçacak yer bulamaz insan, afallar, bocalar. Kimi zaman esen ılık bir meltem
alır götürür ve usul usul okşar kim varsa himayesinde, tatlı bir sarhoşluk
verir unutturur derdi, tasayı.
Zaman zaman kara bulutlar örter göğün mavisini ve çakan
şimşekler ürpertir yürekleri, adeta bir karabasan yaşanır.
Yazı, kışı vardır gönüllerin; sıcağı soğuğu vardır mevsimlerin.
Kimi insan buz gibidir, hep mesafeli ve tetikte. Kimi insan
sıcak iklimler gibi için ısıtır kim varsa yanında, karşısında, girişkendir,
sokulgandır, güneş gibi sıcacıktır, o sıcaklığı yaşar ve yaşatır, hiç bitmez
enerjisi. Sahip olduğu enerji yaşam kaynağıdır, kaynağı da içinde sakladığı sevgidir; güneş gibi sıcaklığıyla ısıtır ve aydınlatır etrafını.
Dert, tasa hiç bitmez insanoğlunda. Doğa da dertlidir ve
gösterir hıncını yeri geldiğinde: Bazen öyle coşar ki önüne katar götürür ne
varsa yolunda; tufanlar, seller ve depremler içindeki öfkenin dışa vurumudur;
intikamını alır ve cehennemi yaşatır.
İnsanlar da mevsimler gibidir: Alacağı vardır hayattan,
pusludur dünyası, pusludur yeryüzü. Borcu vardır, çalkantılıdır: Köpüren
dalgalar gibi, kabaran denizler gibi… Bazense süt limandır her şey: Sakin,
sessiz ve huzur dolu.
Sonbaharda hüznü yaşatır yağmur, yazın içini ısıtır güneş
insanın. Bazense dört mevsimi yaşatır iklimler bir anda, belli olmaz ne zaman
ne olacağı; belli olmaz rüzgârın yönü, şiddeti.
Mevsimler gibidir insan: Değişken, bazen yılgın, bazen
sessiz, bazen coşkulu; bazen ıslak ve nemli ve üzgün; bazen kupkurudur ve taş
keser yüreği.
İnsan gibidir mevsimler: Adeta bürünür onun kimliğine ve
özdeşleşir tabiatla insan bedeni, insanın yüreği. Mevsimler mi insandan
etkilenir, insanlar mı mevsimden asla bilinmez, tahmin edilemez.