-Sen
ne diyorsun? Çok mu basit? Beni güldürmeyin? Öyle olsa idi herkes.
-Sen
herkesi bırak herkeste sendeki ruh ve asalet yok ki.
-Bak
bunda çok haklısın! Şimdi ben ne yapmam gerekiyor bir an önce onu söyleyin de
bir an önce onu yapayım?
-Çok
basit kalabalığın içine girerek karşınızdaki güvenlik güçlerini görünce
çekilmeye kalkışanları kaçmamaları, geri çekilmemeleri bu haklı davadan bu
kargaşa çıka. Yanlış söyledim dilim sürçtü bu haklı direnişiniz de geri
çekilmemeleri konusunda onları ikna edeceksin onları motive edeceksin?
-Nasıl
yani onları önemi süreceğim?
-Bravo
hemen de anladınız, sizi tebrik ederim!
-Sağ
olunda onları öne sürmekle onları ateşe atmış olmayacak mıyım?
-Ne
ateşinden bahis ediyorsun, sen lidersin sen davanın selameti için yapman
gereken ne ise onu yapacaksın, gerisine bakmayacaksın.
-Ama
oy. Öyle. Öyle olunca da şey olmuyor mu yangına benzin..
Gerisini
getiremedi durdu düşündü.
-Tamam,
liderlik diyorsun ama o ortamda öyle liderlik olmaz ki ancak olsa, olsa
profaksa.
Karşısındaki
kızaraktan sözünü kesti.
-Sen
ne diyorsun duygusallığa yer olmaz şimdi o ortamda, hem böylesi ortamlar ve her
zaman ele geçmez kızışmış iken tam çatışm. Yanlış söyledim ilerlemeye haklı
davanız için bir adım atmanıza ramak kalmışken sen kalkmış neler söylüyorsun?
-Haklı
dava derken ben sadece oradan geçiyordum kalabalığı görünce birden kendimi onların
içinde ve şimdide burada biraz önce yanımda başkası vardı şimdide sen. Haklı
dava derken bana haklı dava hakkında bilgi verirmisin? Onu bileyim de ona göre
onlara liderlik edeyim?
-Bu
o kadarda önemli değil.
-Sen!
se. Sen ne diyorsun neler söylediğinin farkında mısın? Saçmalamaya başladın?
Biraz önce haklı dava derken şimdi ise!?
Karşısındaki
kırdığı potu anlayarak şaşkınlıkla
-Sen
beni yanlış anlıyorsun, buluruz bir şeyler demek istedim. Bu o kadarda önemli
değil derken, bir defa ile hiçbir şey olmaz buluruz bir şeyler.
İnsan
hiddetlenerek
-Ama
zamanı değil ki orada o ortamda!
-Zamanı
değilse sen zamana uyacaksın, bir şey olmaz günah olursa da Allah af eder,
gerçi bu kadar günaha girdikten son. Bak beni de telaşlandırdın, fazla düşünme
yoksa kafayı yersin.
İnsan
hiddetlenerek
-Bak
yine o kadarda önemli değil diyorsun hem dava diyorsun hemde önemli değil
diyorsun hakikaten sen çok yalpak hatta kusura bakma çok cıvık birisine benziyorsun?
Dur hemen kızarma renkten renge girme! Yani biraz önce söylediklerin ile şimdi
söylediklerin birbirine ne kadarda tezatlık ve tutarsızlık içinde her ne ise
içinde olduğunun farkında değilsin galiba? Bunlar insan hayatında çok önemlidir,
senin bundan haberin yok galiba?
-Şe.! Şeşe tabi ki haberim var!
-Hem
senin rengin sanki değişiyor galiba yüzünün hali neden değişiyor?
Birden
arkasında hissettiği elin hissi ile sıçrayarak arkasına döndü. Karşısında biraz
önce gördüğü ve kaybettiği bilge kişiyi görünce şaşırdı ama hemen kendini
toparlayarak sevinç içinde.
-Bende
seni arıyordum, sen nereye kayboldun, gelmen çok iyi oldu biraz önce sen
kaybolduktan sonra karşıma birisi çıktı senin gibi gizemli konuşmuyorsa da
değişikti şimdi bana bir şeyler söyledi, Bende onunla bu konuda tartışır iken
sen tekrar geldin. Şimdi sen bana bu konuda yardımcı olurmusun sen yardımcı
olmayı seversin, şimdi söyle karşımdaki kişiye.
Arkasını
döndü kimse yoktu
-Ama
biraz önce sen gelmeden önce yanımda idi. Sen gelince kork. Korktu kaç.
İyice
afallayarak şaşkın gözlerle bakınmaya başladı. Bilge kişi yanına yaklaştı.
-Galiba
hala olayın şokunda kurtulamadınız galiba.
Başını
kaldırdı, konuşamadı sustu. Bilge kişi
-Galiba
aramaktan vaaz geçtiniz, pes mi ediyorsunuz?
-Pe. !Pes değil de yani bu yaşadıklarım, bilinmeyenler bu yaşadıklarım muamma,
aldatma yanıltmalar şu an yıkımı yaşıyorum dersem!
-Gözlerinde
belli oluyor ama vaaz geçersen hayatın her alanında önüne çıkacak olan bunlarla
nasıl baş edeceksin? Bunlar her an karşında olacak ve bunun için şimdiden pes
edersen hayatın boyunca hep bu pişmanlığın ezikliğini duyacaksın. Aradığın
özgürlüğü bulmuşsun galiba?
-Hayır
bulamadım!
-Buradan
bakınca bulduğun belli oluyor!
-Nasıl
yani?
-Sence
özgürlük nedir?
-Bence
özgürlük, müdahale olmadan seçimlerde ve kabullenmeler de müdahale edilmeden
herkes istediğini seçerek ve kabullenerek yaşamalıdır. Nasıl ki tüm seçimlerde
Yüce Allah bizleri seçmede ve kabullenmeler de özgür bırakmış iken be
seçimlerimiz sonucunda kabullenmelerimizin karşılığında nasılda bizler sorumlu
oluyor isek yaşam alanından da hiç müdahale edilmeden herkes istediğini seçmede
kabullenmede özgür olmalıdır.
-Çok
güzel tarif ettin. Peki, neden arıyorsun? Kayıp mı ettin?
-Bilemiyorum!
-Şu
anda buraya gelirken seni engelleyen oldu mu?
-Hayır!
-Kabullendiğin
bu yolda başıma gelenleri senden başka çeken ve katlanan var mı?
-Hayır!
-Peki,
bunları kabullenirken seni bu yola iten ne idi? Neyine güvenerek kabul ettin ki
bu kadar mutsuzsun?
-Kendi
seçimim değildi, kalabalığın bağırmalarına ve yürüyüşlerine katılarak gönlüme
yani kalbime sormadan olduğu gibi yola attım. Yani tartıp biçmeden aklımın
süzgecinde vicdanımın süzgecinde geçirmeden yola çıktım ondan olabilir mi
acaba?
-Yani
özgürlüğü araman boş ve gereksiz, zaten özgürsün?
-Bu
açıdan bakınca evet ama insanlarda benim gibi seçmede özgür değiller mi özgürlük
için bağırıyorlardı? Hem onları yolda yürürken engelleyen bir engel yok iken
neden böylesine bağırarak özgürlük diye bağırarak etrafı yıkarcasına yol alıyorlardı,
ta ki etrafa zarar verene kadar diğer insanları!
Durdu
sanki bir icat bulmuş gibi gözlerinde sevinç pırıltıları ışıldamaya başladı.
Sevinç içinde
-Taki
diğer insanların özgürlüğünü kısıtlamanın yolunu kapamak için etrafa zarar
vererek kendi dediklerimiz doğrudur diyerek ten zorca kabul ettirmek için ve
ortada hiçbir neden yok iken ortalığı toz dumana katarak yola çıkana kadar.
Evet, evet ben hiçte böyle düşünmemiştim. Sana teşekkür ederim ban doğru olanı
gösterdiğin ve yardımcı olduğun için.
-Teşekküre
gerek yok.
-Peki,
biraz önce yanımda olan kişi kimdi, beni böylesine körü körüne bir yola
çıkarmak için kandırmaya çalışan kimdi? Hem suratında da bir insanlık belirtisi
olduğu da söylenemezdi, tıpkı ateş gibi sımsıcak, ürkütücü sanki yakmak ve
yıkmak için eğitilmiş veya yola çıkmış, Sahi sen tanıyor musun onu?
-Sen
tanımadın mı? İstersen biraz düşün etrafına bir bak, bak ama gör ,sadece bakma göz
bakmak için ve görmek içindir ,unutma.
-Şey,
görmek derken göremiyorum mu ki böyle söylüyorsun? Bak görüyorum!