Kimi pul koleksiyonu
yapar, kimi ise eski para biriktirir. Bazıları da antikaya meraklıdır. Dönem
dönem benim de hani az biriktirdiğim eşya olmadı değil. Şimdilerde anı
koleksiyonu yapıyorum. Kaybettiğim dostlarla yâd ettiğimiz günleri
biriktiriyorum cebimde bir yerlerde. Aynı bozuk para gibi: O kadar çok ki ve de
kıymetsiz. Evet, kıymetsiz; çok acı, değil mi?
İçimde tüm birikenler
patlama noktasına geldi artık. Her an, beklenmedik bir zamanda infilak
edebilirim. Sanırım son yıllarımın iz düşümü bunlar. Tüm sevdiklerim ellerimden
kayıp gitti: Sebebini bir bilebilsem. Sadece beyin fırtınası yapıyorum,
olanlara dair. Sonuç mu: Koca bir sıfır.
Sebepsiz terk edişler,
bilinmeyen öfkeler saklı onlara dair. Asla bir aşk acısı değil bu. Sanırım
böylesi daha kolay olurdu, ama değil. Bilinmezliklerle dolu bir dünyada payıma
düşeni yaşıyorum sadece.
Düşüncelerine,
kimliklerine, yüreklerine inandığım kim varsa aldı başını gitti bir yerlere, hem
de benden çok uzaklara gitti. Kalanlar mı? Yarım yamalak, ite kaka götürüyorum
işte; gittiği yere kadar gider.
Oysa ne çok sevmiştim
onları. Asla bitmeyeceğine kanaat getirdiğim sayısız hikâyemiz vardı. Bir ömür
süreceğine o kadar emindim ki. Kim bilir, demek ki kredim tükenmiş onlarda.
Yoksa onlarınki mi bende. İşte cevapsız bir soru daha.
Kimlikleri bende
kalsın, tabii ki eğer bir kimlikleri kaldıysa. Sanırım kimlikleri de kaybolup
gitti. Yeri gelmişken, kayıp kimliklerin hükümsüz olduğunu buradan bir kez
duyurayım.
Zor zamanlarımda yanımda
olurlar sanmıştım, meğerse amaçları beni daha da zora sokmakmış. Kutlarım: Zoru
başardılar doğrusu.
Dedim ya, bazıları
koleksiyon yapmaya meraklıdır: Benim gibiler de anı koleksiyonu yapar. Şahidim
de İstanbul’dur. Ortak mekânlarımızın sessiz şahidi. Yıllanmış acılarımın ve
anılarımın gizemli mekânı; kalbimdeki güneşin battığı o eşsiz ufuk çizgisi.
Kaldırımların dili olsa
da ah, bir konuşsa. Fotoğraflardaki silik görüntüler bir canlansa da
yaşanmışlıkları dile getirip, haykırsa…
En acısı ne biliyor
musunuz: Sevginin düşman kardeşi bildiğim nefret duygusundan eser bile yok
bende. Zira hiçbir şey hissetmiyorum gidenlere dair. Bırakın sevgi kırıntısını,
nefret bile yok bende. Hasretim, sevgim, özlemim âdeta taş olup, hissizleşmiş
vaziyette. Peki, ya, içimdeki sevgi tükendi mi: Asla, hayır; birikmiş faiziyle
birlikte güzel bir birikim yaptım geçen zaman zarfında..
Diğer yandan üzülmüyor
da değilim. Onca yılımı, derdimi, sevincimi, heyecanımı heba etmişim
paylaşarak. Ama içim rahat: Bir insan olarak görevimi en iyi şekilde ifşa
ettim. Gerisi Allah’a kalmış hesap zamanı geldiğinde.
Ne diyebilirim ki,
yolları açık olsun ama asla benimkiyle yeniden kesişmesin. Geçici süre hizmet dışıdır
yolum, duyurulur. Onlara verdiğim rahatsızlıktan ötürü de özür dilerim.
Yeni kavşaklarda yeni
dostlarla buluşmak ümidiyle; selam olsun herkese…