III
Bu yaz günün masmavi gökyüzünde, ufuktan dolunay geceye hâkimiyetini
vurmuştu. Denizden gelen dalgaların seslerine, birkaç cırcır böceğinin yaz
senfonisi eşlik ediyordu. Çayları yudumluyorlardı. Kadın, rahatlamak istercesine
anlatmaya başladı.
“Benim kadersizliğim daha ben doğmadan önce başlamış. Babam
şehirli, annem ise taşralı bir kadındı. Annemin yüzünü bile hatırlamıyordum.
Beni doğuran kadını; yani öz annemi ben evlendikten epey bir zaman sonra
tanıdım.
Yürekten anne diyemedim. Doğurmak dışında bana fazla bir katkısı,
bir emeği yoktu. Isınamadım. Tanıdığımda yeniden evlenmiş, çocuklarını
büyütmüştü.
Kocası, bir baraj inşaatında bekçilik yapıyordu. Belki fakirlerdi
ama huzurluydular. Babamla nasıl tanışmışlar bilmiyorum. Bir birilerini nerde
görmüşler, nasıl bulmuşlar bilmiyorum. Senin tabirinle “sipariş usulü”
evlendiklerine ise adım kadar eminim.
Babaannem; görünüşte dini bütün, tesettürlü, inançlı, meleği
andıran bir kadındı. İnançlı kisvesine rağmen; gerçekte ise tam bir cadı mı
cadı kadındı.
“Kızın kaderi anaya çeker” derler. Öz annemin kadersizliğinin bir
benzeri de bende…
Annem genç bir kız, beyaz bir gelinlik -içinde köylü birçok kıza
nasip olamayacak bir görüntüde- şehre gelin gitmektedir. Anadolu geleneklerini
ve göreneklerini –ki ben göreneksizliklerini diyorum – bilirsiniz. Düğünler
kalabalık, heyecanlı, adeta bir yarış gibi geçtiğini benden daha iyi
bilirsiniz.
Gelin köyden alınmış, şehre gelinmektedir. Tam detayını bende
bilmiyorum. Düğünde bir kaza sonucunda; babamın
genç kardeşi ölür.
Nedendir bilinmez, nenem daha ilk günden anneme: “uğursuz gelin”
“katil gelin” “düğünü kanlı gelin” şekliyle sürekli bir şekilde sözle başlayan
tacizler, hırs ve kinini tatmin için zaman zaman saç baş yolmaya kadar
vardırır. Bu sıkıntı ve ezalar aralıksız
bir şekilde artarak devam eder.
Diğer yönden ise gelinini
oğluna karşı karalamalar, oğlunu geline karşı kışkırtmalar, hatta oğluna bu
uğursuz gelini terk ettirme telkinlerine başlar.
Masum ve zavallı bir kadının suçu nedir? Neden suçludur? Sorulmaz.
Aslında yargısız bir infazın en müşahhas acı bir temsilidir o.
İlerleyen zamanlarda hınç
alma, aile içi huzursuzluklar; kavgalara sebep olur. Anne kin ve hırsına
kurban, adet ve anane, anne ve babaya, büyüğe saygı yaftası adı altında;
kişiliksiz ve kimliksiz yaşayan genç koca da huzursuzdur.
Evde yaşananlardan dolayı huzursuzdur. Mutsuzdur. Her geçen gün evini ve eşini ihmal eden ve
uzaklaşmaya hatta gece âlemlerine ve alkole gitmektedir.
Kuru bir bağnazlık adına insanlıktan nasibini almamış, vicdan ve
merhametten asla eser olmayan bu kadın, zavallı annemi adeta elinin ve evinin
içine hapsetmiş boğmaktadır.
…
Erdemli-270702
...devamı var...