Yakın zamanda kaldırılan Andımızın yazanı Dr. Reşit Galip'i Başbakan öyle bir anlattı ki, doktor şimdi yaşasaydı belki de Cumhuriyet Savcılarını göreve davet edecekti!
Sen ne yaptın doktor?
AKP'nin 8 Ekim 2013 Salı günlü grup toplantısında Başbakan, seni merak edip araştırdıktan sonra, anlatmaya başladığında salondakilerce yuhalandın! Seni topluma öcü ve kötü şeyler yapmış gibi tanıttı.
Doktorum, başbakan sizi atıyorsa, 'mutlaka bunun altında bir bit yeniği vardır' diyerek bende neler yaptıklarınızı merak ederek tarih sayfalarına şöyle bir göz gezdirdim!
Olur mu! Sizin neyinize ilerici olmak! İşiniz gücünüz yok mu, tıp okuyacaksınız, hem edebiyat doktoru, hem de hukuk doktoru olacaksınız! Bir de ikinci sınıfta okurken okulunuzdan ayrılıp, gönüllü olarak Balkan ve Kafkas cephelerinde savaşmaya gideceksiniz! Yok muydu o dönemlerde bedelli askerlik! Veya o dönemde bir çokları gibi sizde  "Padişahım çok yaşa!" diye bağırın! Olmadı, yine bazılarının yaptığı gibi düşman saflarına katılın! Hem Erzurum Çatalca bölgesinde verem mikrobunu da kapmamış olurdunuz! Osmanlı Ordusundan onbaşı rütbesiyle emekli olup tekrar kaldığınız yerden tıp okumaya devam etmişsiniz. Galip hocam, tekrar dirsek çürütmeye ne gerek vardı. İlerleyen yıllarda nasıl olsa bir üniversite size fahri doktora unvanını verirdi!
Hocanız ve 2. sınıf arkadaşınızla birlikte Fransız hardal şişelerini laboratuvar tüpü gibi kullanıp, gaz lambası ışığında 37 derecede tutarak, bakteri, aşı ve serum üretmişsiniz!
Sen neler yaptın doktor! Oldu mu şimdi! Savaş son hızıyla sürerken senin bilimle uğraşman neyine! Orduya serum gerekliymiş ve yeterli zamanınızda yokmuş öyle mi? Siz şimdi öyle düşünürken, ordumuzdan Eski Genelkurmay Başkanı başta olmak üzere bir çok üst rütbeli subay, darbe suçlamasıyla müebbet hapisler aldığını  duysaydınız, dudağınız uçuklardı değil mi? Hem de vücudunuzu kobay yaparak serumları denemişsiniz! Allah korusun, ya ölseydiniz? (Bakın bazıları burada keşke, o zaman Andı yazamazdı diyenleri duyar gibiyim. Siz bakmayın, onlar ülkeyi bölmek isteyenler hocam!) 
Başbakan sizi atıp tutarken, bunlardan hiç bahsetmedi! 
Osmanlı son dönemlerinde paramparçaydı. İngilizlerin kışkırttığı Yunanlılar bir taraftan, İtalyanlar, Fransızlar bir taraftan derken, ülke dört bir yandan kuşatılmıştı. Siz ne yaptınız doktor! Kurtuluş Savaşı'na destek vermek için "Köycüler Cemiyeti"ni kurdunuz. Savaştan kaçan ve düşmanla işbirliği yapanların yargılandığı İstiklal Mahkemelerinde üyelik yaptınız! Allah'tan şimdi yaşamıyorsunuz, ya yaşasaydınız, Alim Allah sizde soluğu Silivri'de almıştınız!
1925 de vekil, 1932'de de Milli Eğitim Bakanlığı yapmışsınız. Okullarda "ülkemizin bölünmez birlik ve beraberliği olsun" diye o dönemde Andımızı yazmışsınız. Şimdi içinde "Türk" sözcüğü geçti diye ülkemizi parçalamak isteyenler sonunda yazdığınız andı okullarda okutulmasını yasakladılar. Sizin yazdığınız andı ben okuduğum dönemlerde yağmurda, çamurda, karda severek okudum. Şu an hiç bir yerime de bir şey olmadı. Okudukça, doğruluk, çalışkanlık ve Cumhuriyet ve insanlık sevdam çelik gibi oldu. İçinde "Türk" sözcüğü var diye kaldırılan andımızdaki Türk'ü ben yıllardır Türkiye Cumhuriyet Vatandaşı olan herkes olarak bildim. Zira Almanya'da yaşayan bir Alman "Ben Almanım", Fransız, "Ben Fransızım",  İtalyan, "Ben İtalyanım" diyebiliyordu. Bende öyle zannettim yıllardır. Taki, içimize nifak sokanlara kadar. Ne yazık ki, şimdi ayrıştırdılar hocam!
Yaptıklarınız bitmemiş. Baktım tarihin sayfalarına, Türk Tarih Kurumu'nu da siz kurmuşsunuz. Birde Türk Dil Kurumu'nun temellerini atmışsınız! Doktorum bunları neden yaptınız ki, bakın şimdi dilimiz diye bir şey kalmadı. Zaten yıllardır, "X, Q, W" harfleri esnaflarımızın reklam tabelalarında cirit atıyordu. Gençlerimiz "W" harflarını "Evet" sözcüklerinin  içinde rahatlıkla kullanıyorlardı. Şimdi artık onlarda 29 harfimizin içine girdi. Siyasiler, karşısında muhalif olanlara yani sevmediklerine taktıkları lakapları TDK sözlüklerinde kendilerine göre değiştirebiliyor veya tanımlayabiliyorlar. 
Halk Evlerini neden kurdunuz? 
Halkın,  dil,  edebiyat, güzel sanatlar, tiyatro, spor, sosyal yardım, halk dershaneleri, kurslar, kütüphane, yayın, köycülük, tarih ve müze olmak üzere çeşitli kollarda yetenekli olmasını mı istediniz? Onu da politize ederek DP döneminde kaldırmadılar mı? Kadınla erkek birlikte dans eder mi? Oldu mu şimdi? Halk okuyup da ne olacak? Komünist mi? Köylü aydınlanacak mı? Olur mu onların aydınlanması, yoksa partiler onları nasıl kandıracak değil mi?
Birde Köy Enstitülerinin ilk çatısını siz oluşturmuşsunuz. Neymiş! Okulda tam donanımlı öğretmenler yetiştirip, köylerde halkın bilinçlenmesini sağlanacakmış! Onu da yine  'komünist yuvası' diye kapattılar. Köylü cahil kalmalıydı. Bilinçlenirse Allah korusun değil mi? Bu kez köylüyü dini alet edenlerce nasıl kandırılacaklardı?
Reşit hocam, bence Ezanı Türkçeleştirmeniz  muhafazakar kesimi çok kızdırdı. Ve yıllardır da oy avcılığında dillerinden bunu düşürmediler. Amacınız neydi? Dini daha anlaşılır bir hale getirmek miydi? Bakın şimdi Kuran'ı duvara asıp hala içindekilerin ne anlama geldiğini bilmeyen ve Müslüman geçinen insanlarımız var. Bırakın hiç okumayanı, İmam Hatipli olup da, yalan söyleyenler, hile yapanlar ve insanları kandıranlar hala içimizde cirit atıyorlar. Kuran'ın Lokman Suresi'nin 33. Ayetinde; "Allah ile aldatma, aldanma" denmesine rağmen hala din üzerinden insanlardan oy avcılığı yapan çoğunlukta. Neyse bu uzun tartışmayı bir kenara bırakalım da yaptıklarınıza devam edelim.
Ankara'da bulunduğum yıllar gezdiğim, hatta bir ucundan girip, diğer ucundan çıktığım Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nin kurulmasına öncülük etmişsiniz. Hocam gerçekten harikaydı. Dışarı çıktığımda binalar bana o zamanlar öylesine sade ve sanatsız gelmişti, anlatamam! İyiki böyle bir müzeyi kazandırmışsınız, minnettarız.
Kitapları çok severmişsiniz. Neden okumayı topluma yaymak istediniz? İnsanların aydınlanması size ne kazandıracaktı? Milli Kütüphane, İlim ve Sanat  Akademisi'nin kurulmasında da emeğiniz varmış. Sahi bunları Başbakan neden anlatmadı anlayamadım! Hem de kurmak istediğiniz kütüphanenin içinde 1 milyon kitap bulundurmayı arzu etmişsiniz. Bakın şimdi metroda ve parklarda herkesin elinde kitap! Harıl harıl okuyup, bilinçleniyorlar! Eğitim de de dünyanın ilk onlarında yarışıyoruz, desemde inanmayın bu benim hayalimdi!
Hocam, halkımız kitap okumaktan çok şu anda elinde cep telefonları, bilgisayarda sosyal medya ve oyunlara dalmış durumda. Bir gözü de televizyonlardaki dizi, yarışma ve spor programlarında. İşte buralardan aldıklarıyla bilgilenmenin yollarını buluyorlar! İyiki 1 milyon kitabı kütüphaneye hapsetmemişsiniz. Zira okuyan kimse olmayacağı gibi raflarda da tozlanıp, kapakları bile açılmadan eskiyeceklerdi!
Siz yine de bu günleri görmediniz. Belki öbür dünyada yaptıklarınızla farklı düşünüyor da olabilirsiniz. Hem söyleyin bakalım; öldüğünüzde cebinizde 5 TL varmış! Ayıp değil mi? Hiç milletvekili ve bakana yakışır mı? Bankada neden tonlarca paranız kalmadı? Ne yaptınız kazandığınız onca parayı? Yoksa ideallerinize mi harcadınız? Keşke bu dönem vekillik veya bakanlık yapsaydınız. Paraya para demezdiniz. Hatta kıyak emekliliğiniz bile olurdu! Cep telefonlarına para vermez. Kapınızda Mercedes ve şoförü, danışmanlarınız, neler olurdu neler! Bir eliniz yağda bir eliniz balda olurdu! 
Şimdi sizin arkanızdan ve toplumu bütünleştirmek adına yazdığınız Andımız'ı içinde "Türk" sözcüğü geçiyor diye bazı partinin taraftarları eleştirip yuhalıyorlar! Merak etmeyin bir gün onlarda toprak olup sizin yanınıza gelecek. İşte o zaman Allah'ın önünde hesaplaşırsınız!
Nur içinde yatın...
Ne mutlu Türküm (*) Diyene!
(*) TÜRK: Kürt+Türk+Laz+Çerkez ve Türkiye sınırları içinde yaşayan
     ve "Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı" kimliği olan diğer tüm etnik
    insanlarımız anlamında. 

Ertuğrul Erdoğan
Ekim 2013/Bursa
www.erdoganlaedebiyat.com




 




( Sen Ne Yaptın Doktor başlıklı yazı ErtğrulErdoğan tarafından 11.10.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu