Bazı duruşlar vardır masumcadır… Eski siyah beyaz fotoğrafları görmeyeniniz yoktur. O bukleli kadınların yan oturuşlu bakışları mahzundur… Veya evli iki gencin yan yana oturup, kafalarını birleştirerek ellerini dizlerine koyup çektirdikleri fotoğraflara baktıkça,  sizi eskiye götürür, iç çektirir…
Siz hiç küçük kedilerin, sofranızda bir şeyler atıştırırken yanınıza yaklaşıp, o mahzun duruşlarına dikkat ettiniz mi? Gözlerinizin içine bakarak size, “Ohh ne ala siz yiyin, biz bakalım. Bana da birkaç lokma verir misin?” diyen bakışları yüreğinizi burkar, burkmakla kalmaz, parçalar… Eğer insansanız, sıkısıysa o lokmalar boğazınızdan geçsin. Dayanamazsınız ki… Hemen kalkıp,  yiyeceğinizi onunla paylaşırsınız.
Çocuklarda mahzun ve günahsız… Onları dünyanın geleceği diye özenle büyütmeye çalışırız. Zenginlerin kucağında büyüyen çocukları hep şanslı görürüz. Fakirlikle boğuşan veya savaştan kaçıp ülkelerini değiştiren ve sokaklarda oradan oraya savrulan aç çocukları da ‘şanssız’ diye yaftalarız. Tıpkı sokak çocuklarına baktığımız gibi…
Ey suçlular ayağa kalkın! Üç yaşındaki Suriyeli Aylan kıyıya vurdu! Bir deklanşörün basımında dünya gündemine düştü.  Onu hepimiz öldürdük.  O temiz ve günahsız bedenini, kirlettiğimiz denizde boğup, kıyıcığına bırakıverdik. Eskiden “Deniz” denildiğinde aklımıza;  güneş, yüzmek, kumlar, gecenin bir yarısı ay ışığının yakamozunda gitar eşliğinde ateşin etrafında neşeyle yapılan danslar, yani güzel bir tatil gelirdi… Hatta sevgilinizle el ele sahilde yürüyerek romantizmi yakalamak bile demekti deniz.  Ya şimdi? Şimdilerde, “Deniz” denildiğinde aklımıza, ülkelerindeki baskılardan, savaşlardan umut diye kaçan insanların tıka basa bindirilen botların patlamasında denize savrulmaları ve çocukların deniz üstündeki çırpınışları geliyor… 
İnsanlık SOS veriyor! İnsanların umut yolculuğundaki bu ölümlerine liderinden tutunda da herkes duyarsız!
Evet, suçlusunuz dünyanın liderleri!  Sizler, insanları rahat ve barış içinde yaşatmak için yönetime geliyorsunuz Sonra neler yapıyorsunuz? Elinize geçirdiğiniz yetkiye sımsıkı sarılıp, tankları, tüfekleri tıpkı çocukluğunuzda oynadığınız oyun zannedip milyonlarca insanların hem ölümlerine hem de yuvalarını bırakıp başka ülkelere kaçışlarına neden oluyorsunuz.  Oysa ki dünyaya gelen her insanın, iyi yaşamasına vesile olmak zorundasınız!
Suçlusunuz dünya liderleri!
Çünkü sizler kirlettiniz bütün güzellikleri ve dünyanın barışına hep kan bulaştırdınız! Sistem dalaveresinden, para, petrol yanı sıra iktidar hırsıyla birlikte yüksek egonuzla çıkardığınız savaşlarda insanları birbirine kırdırıp milyonlarca insanların ölmesine neden oldunuz. Allah’ın insanlara bahşettiği o güzelim yaşamlarını çaldınız! Parklarda oynaması gereken çocuklar, sizlerin çıkardığı kargaşa ortamında hayatlarını kaybederken gıkınız çıkmadı. Taki üç yaşındaki Aylan’ın cesedi kıyıya vuruncaya kadar.  Ama hırsınız yine bunu da çabuk unutturur. Sizlere bir tavsiyem var; Dünyanın gündemindeki bu masum ve günahsız çocuğun o fotoğrafını çalışma odanıza asın. Hatta duvara değil, masanıza çerçeve yaptırıp koyun. Önünüze gelen, silah alımlarında veya satımlarında önce o fotoğrafa bakıp, öyle imza atar veya atmazsınız! Ne dersiniz?
Sizlerin acımasız kapitalist sisteminizle milyonlarca insan işsiz kaldı. Hem de gencecik delikanlılar… İnsanlar, makinelerin çarkları arasında bir böcek gibi ezildi! Üç kuruş verilen işlerde gece yarılarına kadar çalıştırıp posalarını çıkarttınız! Genelde şirketlerin, bankaların ve belirli bir zümrenin koruyucusu oldunuz. Birçok insana verdiğiniz düşük ücretlerle onları borç batağına sürükletip, sağlıksız beslenmelerine ve borç nedeniyle bunalıma girip intihar etmelerine neden oldunuz. Depresyon ilaçlarıyla kendilerini koruyanlar belki şanslıydı, ya cinnet geçirenler? Onlar da çoluk çocuk, eşi, akrabası demeden önüne geleni öldürüp, sonrada kendi canlarına kıydılar. Peki, yüzlerce kadının cinayete kurban gitmesinden veya işçilerin ölümlerinden de masum musunuz?
Evet, ne yazık ki, kirlettiniz dünyayı! O yemyeşil ormanların içine buldozerleri soktunuz. Taş ocaklarından çıkardıklarınızla yeşilliğin üstüne diktiğiniz binalarla insanlar oksijensiz kaldı.  Önüne gelen ağaçları kestirdiniz. Doğayı tahrip ettiniz! Şiddetli yağmur, fırtına, hortum derken, insanların sellerde sürüklenerek ölmelerine neden oldunuz Doğanın kirlenmesine bırakın insanları, hayvanlar bile isyan ettirdiniz! 
Dünyanın liderleri şimdi rahat mısınız?
O şatafatlı şato veya saraylarınızda, insanlar açken, boğazınızdan birçok insanın bile sofrasında hayal bile edemeyeceği yemekleri rahatça yiyebiliyor musunuz?
En önemlisi de ülkelerinizin; adalet, basın özgürlüğü, halkın yaşam standartları, eğitim gibi verileri dibe vurdukça, yastığa başınızı koyup rahatça uyuyabiliyor musunuz? Eğer uyuyabiliyorsanız ve umursamıyorsanız, bırakın halkı, Allah sizden mutlaka bu kötü yönetiminizin hesabını soracaktır…

Not: “Bu yazı hiçbir dünya liderine şahsen yazılmamıştır. Genelde yazılmış olup, ülkelerini güzel yönettiğini düşünen siyasetçiler yazdıklarımı üzerlerine almasınlar.” 

Ertuğrul Erdoğan
3 Eylül 2015/Bursa
www.erdoganlaedebiyat.com

( Dünya Liderleri Suçlusunuz başlıklı yazı ErtğrulErdoğan tarafından 6.09.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu