Bir bayan neden kapanır?

 

1.Dinimizin emri olduğu için.

2.Çevre baskısından dolayı.

3.Siyasi sebeplerden.

4.Eşi istediği için.

5.Daha güzel görünmek için.

6.Böyle gelmiş böyle gider diye…

 

Şaka değil inanın. Bu ve bunun gibi birçok sebep sayabilirim size başörtüsü için. Başörtüsü her kadını olduğundan daha güzel gösterir. Yazımda “Kapanmak” kelimesinin başını dinin emrine göre bir başörtüsü ile örtülmesi anlamına geldiğini elbette biliyorsunuz. Namusun başörtüsü ile ilgili olmadığını da elbette. Bizim gerçek kapalılara diyecek sözümüz yok elbette. Ben eşarp almış ama kapanmamış olanlardan bahsedeceğim. Onu aksesuar zannedip aslının hafifliğine rağmen manevi ağırlığını anlayamamış kişilerden ve gerçekten temiz niyetle kapananların giyimini, tarzını, uyumunu küçük görenlerden...

 

Hani rengârenk eşarplarını, alttaki topuzunu belli edecek şekilde bağlayıp, altına dar bir badi, açık renk dar pantolon giyenlerden… Hani şu sosyal paylaşım sitelerinde güya açık olanlardan çok daha açık bir halde kendilerini sergileyenlerden. Hani yüzüne bir ton makyaj yaparak göz makyajını da eşarbının rengine uygun yapanlardan… Hani şu topuklu ayakkabı ile yolda yürüyerek sokağı podyum zannedenlerden…

 

“Ya Rabbim” diyorum içimden “Hazır değilsen ne diye kapanırsın?” Kapandıysan ne diye kapalıların adını batırırsın? Ya da amacı bilmeden kapanıp yaptın bir hata ne diye dönmezsin hatandan? Bu şekilde kapalı olman açık olmandan çok daha kötüdür bilmez misin?

 

Bazıları ağzında sakız, kulağında kulaklık, örtüsüne yakışmayan hareketler ile karşıma çıkmıyorlar mı inanın “Örtünü çıkar” diyesim geliyor. Namaz’dan, duadan, günahtan zaten bihaber olanlar da var yazık ki.

 

Düğünlerde bayramlarda eşarbını unutup saç baş yaptıranları da görüyoruz. Hani kapalıydın? Düğün istisna mı? Ya da türbanın üzerine yapılan süslemelerle bütün ilgileri üzerine toplayanlar... Sanki önemli olan saçını göstermemek. Bu ruh haline hazır olmadığı her halinden belli. Farkında olmadan kendinin de etrafının da psikolojisini bozuyor garibim.

 

Babasının, eşinin zoruyla kapananlar genelde bu gruba giriyor diye tahmin ediyorum ki bunlar artık Artema reklâmlarında oynayabilecek kadar sıradan görüyor bu kararlarını; aç kapa aç kapa…

 

Bundan uzun bir süre önce sosyal paylaşım sitelerinde bir grup gördüm. Keşke görmeseydim... Tesadüf eseri gördüğüm grubun yöneticisi, fotoğrafı olan bütün genç ve güzel kapalıların fotoğraflarını çalıp yüklemiş. Kimi üç arkadaş bankta oturan gençler, kimi tek başına masumane poz vermiş bir  kız. Fotoğrafların altına yazılanlara baktım ve inanın ben insanlığımdan utandım. Yazanların sadece ne düşündükleri belli ama bu kızlarımız haberi bile olmadan nasılda kullanıldıklarını bilmiyorlar, çok üzücü.

 

Üzülüyorum.

 

Benim de uzaktan tanıdığım ve üzülmekle kaldığım, sustuğum kapalılar(!) var. Demek istediğimi anlatabileceğimi bilsem elbette uyarırım ama hani Mevlana Hazretleri buyurmuş ya; “Ne kadar konuşursan konuş, anlattıkların karşındakinin anlayabildiği kadardır.”

 

Belki beni susturup “Sen bu kadar da yapamıyorsun?” diyebilir ama ben zaten o kadar (!) istemem. Fakat bu ayetin ne anlama geldiğini bilenlerdenim çok şükür.

Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zînet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar…Nur suresi 31.Ayet 

 

Bir şiir vardı Douglas Malloch’a ait;

 

Dağ tepesinde bir çam olamazsan,

Vadide bir çalı ol.

Fakat, oradaki en küçük çalı sen olmalısın.

Çalı olamazsan bir ot parçası ol.

Bir yola neş’e ver.

Bir misk çiçeği olamazsan bir saz ol…

Fakat gölün içindeki en canlı saz sen olmalısın.

Hepimiz kaptan olmayız, tayfa olmağa mecburuz.

Dünyada hepimiz için bir şeyler var.

Yapacağımız iş, size en yakın olan iştir.

Cadde olamazsan patika ol.

Kazanmak ya da kaybetmek ölçü ile değildir.

Sen her neysen, onun en iyisi olmalısın.

 

…Velhasıl bir karar vermeden önce iyi düşünmek lazım. Hele de bu kadar önemli bir husus ise…

( Eşarp Almış; Kapanmamış! başlıklı yazı F.Ç.Kabadayı tarafından 17.10.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu