hayrettin taylan
yokluğunun
cümlesinde de ve’da’lar
ayrı yazılır sevgilim
ben s’ana bu kadar b’ağlıyken hangi uzaklığı b’ağlar ki
bağlaç
biliyorum
gitmek sizde irsi
oysa sevmek
ve k’alakalmak bizde
ata yadigarı
git
git demek s’adakam olsun
yorulmuştum aynı cümlenin damlasında ıslanmaya
kavrulmuştum
aynı şulenin oyaladığı imkansızlıktan
yüzünü kapatan
kitapların ayracı olmaktan
iç savlarını ezberleyen
gönül sayacımı kırmaktan
gözbebeklerinde
bebek bebek emekleyen benim
söz
öbeklerinde diyar diyar cümlene derya olan benim
bir bakışınla
bir ömre kalan imlası düzgün
arif cümlesi benim
iyi bir fırsatın bulmacasıyım
severek çöz
beni
iyi bir
şartın bilmecesiyim
severek bil beni
çok
tanıdık ve t’anılı
efsaneden y’akardım sana
severek anlat
beni
ateş karşısında su,su
karşısında alev, k’adın
karşısında dünya
bir nefes oldum nefsinin esrik kentinde
bir heves oldum
sevginin etik y’amacında
olgunlaşa olgunlaşa
meyve olmaktan çıkmış sabır
t’adıyım
bekleye bekleye bekri
sınırların sinir ucundaki k’ahir
volkanıyım
sorun ağacının
gölgesinde leyla eteğinin etiğinde nakışlıyorum sensizliği
tuttuğum el’le, yaşadığım ruhu zincirlemek arasındaki
gerçeğin b’ağıyım
bütün
yaşanmışlıkların sözlüğündeyim,
sen ve sensizliğin m’analarda yok
damarını ateşe
gül kılan kırmızının atlasındayım
nabız
felsefesinde dilsiz umutların
her rengiyim
kızıl
suların azizliğinde unutur beni
her harfin
cennetinin iç mimarıyım, sensizlik cehennemin de
dozercisi
ah bir
bilsen sevmek ne kadar sevilmekten büyük