Sessiz kalmak… Bazen
öylesine yakıcı ve yıkıcı olabilmekte ki. Bağırmak isterken tükenmek ve
tüketmek kelimeleri tükenmeyecekmişçesine.
Kırılmak, tuz buz olmak
ve dağılan o kırık parçalar, asla bir ara gelme ihtimali olmayan.
Kırmamak adına
kırılmak, göze almak ve istikrarsızlığın vardığı daha doğrusu varamadığı nokta.
Kim, hangi gerekçeyle
kimi yargılama hakkına sahip olabilir ki, yargılanmak istemezken.
Kolay olan ne ya da zor
olan: Başını kuma sokmak mı yoksa dur durak bilmeden sorgulamak mı, sebepsiz ve
haksız yere.
Mücadeleci bir savaşçının
ruhuyla, gereken her cephede, vakur bir edayla savunmak karşı ataklara karşı ve
menzilini korumak.
Sevgiyse sevgi, inançsa
inanç, çabaysa çaba: İşte bize düşen ama zarar vermeden, incitmeden ve
yargılamadan.
Yalnız geldik bu mekâna
belki yalnız yaşamıyoruz ama giderken de bir o kadar yalnız olacağız. Ağlayarak
adım attık ve hüzün bırakacağız geride terk ederken.
Hırpalanmak
hırpalamazken… Genel kabul görmüş onca değer arasında acımasızca uzanıp, dokunan
ve boğan kollar. Ve değişkenlik gösteren dengeler. Aslında denge bile yokken
dengeyi sağlamaya çalışan bir düzenek. Düzenekte hüküm sürenler ezici bir
çoğunlukla ve çoğalan, eksiltirken bazı değerleri.
Zaman ve sabır: Hiç de
uzak değil hem de hiç. Bir yerlerden hatırladığım iki mefhum; ömür boyu
sarıldığım.
Acı ve hüzün: Sonu
gelmek bilmez, her an mümkün olabilmekte de üstelik.
Belirsiz bir gidişat
kısaca kimsenin kimse üzerinde bir hakkı olmazken ve hükmü, hüküm verenler
bilmeden üstelik.
Ya güç: Sahip olması
arzulanan ve çok farklı göründüğünden.
Ya yenilgiler: Gücü
tetiklerken bir yanda gardını sağlamlaştıran. Olası mı her seferinde kazanmak
ya da kaybetmek. Peki, mümkün mü güçsüz görünürken dağlar kadar dimdik
durabilmek.
Aslolan, doğru seçim
yapmak; zor ya da kolay ama tek gereken doğruyu yanlıştan ayırmak. Zor ama bir
o kadar da mümkün hatta insan olabilmenin tek gerekçesi. Başarma güdüsünü
kamçılarken sizi hayata bağlayan ve yaşanabilir kılmak hayatı.
Akıl, irade, sezgi ve
vicdan: her birimizde yoğunluğu değişen ve değişken zaman içinde ve koşullara
bağlı olarak.
Ne cennet ne de
cehennem yaşadığımız dünya tam anlamıyla bir seçim yaptığımız ve gidişatı
belirleyen. Ve İlahi adalet er ya da geç yargılayacak olan, ne uzak ne de yakın
ama tek gerçek bizi bekleyen.
Ya zulüm ya kurban:
Hepsi teferruat aslında. Zira içimizde saklanan sayısız gerçekten sadece ikisi.
Bilmediğimiz o kadar çok gerçek var ki. Kim kime ne hakla zulmedebilir ya da
yargılayabilir ya da hükmedebilir. Ve aynalar bizi bekleyen ve bakmaktan
kaçındığımız her seferinde.
Ne varsa biriken adeta
için için kaynayan bir yanardağı. Ne varsa gerekli, gereksiz, tepkiler ve
gerçekler bildiğimiz ve bazen uzak durduğumuz karşılaşmaktan korkarken. Oysa
tek korkumuz kendimizle yüzleşmek. Nereye kadar kaçabilir ki insan, nereye
kadar gidebilir bilincini yitirmişken.
Hele ki o öfke… Tek
gerçek dile getirmekten kaçındığımız ve bizi zora sokan. Kim neye nereye kadar
vakıf olabilir ki? Ve sakındığımız her ne ise, uzak durmak istediğimiz
kendimizden korkarken ama tek gerçek ve olmazsa olmazımız: Korkunun üzerine
gitmek.
Ya hayattan alacaklarımız
ya borçlarımız. Hayır, hiç de kolay değil dengeyi tutturmak hatta mümkün bile
değil. Basit bir gelir gider dengesi değil zira. Tamamen hayatın getirisi ve
götürüsü.
Anlamlar, anlam
taşımayanlar, sezgilerimiz, sezemediklerimiz ve tüm çıplaklığı ile gözlerimizin
önüne serilen gerçekler bakmaktan, dile getirmekten korktuğumuz.
Hedefler, beklentiler,
gerekçelerimiz ve mecburiyetler insan olmaya dair ama bir türlü gerçekleşmeyen.
Suyun akışı her an yön
değiştirebilir hem de beklenmedik şekilde. Önüne çekilen set, imkânsızlıklar ve
bizden kaynaklanan her ne ise.
Sarsıntı bir yıkıma yol
açmasa bile sayısız çatlak gözlemlenebilir. Kaynağı ve şiddeti bilinmese de
bariz olan tek gerçek yıkıma sebebiyet verecek hasardır.
Tek gereken: Yeknesak
bir mefhum olmayan güç denen birim; olabildiği kadar, olması gereken ve hayatımızı
idame ettirirken içimizden yükselen farkındalık düzeyimizin algıladığı kadar
ama mecbur bulunduğumuz: Yaşamak adına, sevmek adına, mutlu olmak adına ve her
şeye rağmen…