Koşarken yoldaki taşların kan kokan sessizliği
Yolların toprağında gözyaşları titrek
Ruhumuza damlayan gonca sukutu gül düşleri ile kaplı
Zaman ruhumuzun serin kuyularında gülümser
Bakışlar titrek bir açılış duasında
Tövbe kapısında yâd et zamanı
Çatılır çehremize tertemiz imtihan
Saf tutmak için eller hakikatin yönünde
Kalemler hakikati yazarken başlar secde de
Örtünüp bürünen gece soyunurken sabaha
Ölçüde hile yapanların vay haline derken
Kâinatı kuşatan rahmet
Zaman hüsrandadır
Zamanın gözlerinde bakan dehşet ile koşarken teslimiyete
Mescidi aksanın çatısında gözyaşına bürünmüş bayrak gibi sallanan dua
Gökyüzüne sessizce ulaşır iken meleklerin kanadında
Zaferin buluşacağı zamana doğru âmin nidaları ile yürüyor
Kinlerin harmanlandığı zamanda sisten perdeler aralanır
Manaya açılan kapalı kapıların zincirleri parçalanır
Zamanın gözlerinde bakan en ön safta teslimiyette
Zamana tanık olan göz
Yanılma anının yenilgi sessizliğine aldanma
Yarın zaferin ayak sesleri
Yankılanır Arnavut kaldırımlarında
Aldanma yumma gözünü
Kapatma gönül kapını anın yenilgi aladanmış lığına uyarak
Aç gönül kapını ve gözlerini
Hisset zaferin ayak seslerini
İhtiyaç ve mahrumiyet içinde kıvranan gönüller
Ümit’in coşkun sesine kulak verin
Batıl elinde kanlar ile dolaşır iken sokaklara
Hakkın sesi kısık ise aldanma
Dünyada sap ile saman
İyi ile kötü imtihanda yanılma sakın
Hayat ve istikbâlin meçhulleri içinde daralmış Karışık felsefe ve ideolojilerin
Kasvet ve buhranları ile merhametsizce sarsılmış olan insan
Kâinata nefes aldıracak olan Kurandır
Ebediyet yolculuğuna
Her an hazır olan insan ve kâinat
Huzur sükûn ve tatminkâr irşat sesi Kur’an-ı Kerîm’den başka ne olabilir
Mehmet Aluç