Sevgi fukarası düşlerin
açılımı gibi kavruk acıların attığı o çalım her defasında üstelik…
Ne inkârı mümkün ne
vazgeçmek. Kendinden vazgeçmek belki de düşleri ertelemek elde olmaksızın.
Sevgiden vazgeçmek ya
da yarı yoldan dönmek. Sevgi var mıydı yok mu? İzahatı olası değil ki…Hatta
izafiyet teorisinin eş güdümlü sunumu olsa gerek farkındalığımızı yitirdiğimiz.
Kalpten ne geçer
kolaysa tanımla. Hadi kolaysa itiraf et bilinçaltının gizemindeki o peltemsi
hayalleri.
İster yolun başı olsun
isterse sonu. Hadi tutukla kim varsa günahlarını satan, kolaysa katıl aralarına
ve kolaysa sen de sat günahlarını…
Çocuk gibi
gizlenemezsin ki masanın altına. Kolaysa kaldır başını kumdan ve artık gör
işgalinde kim varsa ya da her kimin işgalindeysen.
Sayısız doktrin sahibi
bir muhalefet nasiplenmemiş sevgiden. İşgüzar biraz kayıtsız üstelik dibine
kadar.
Kolaysa böl günleri
saatlere ve nöbet tut saat başlarında, kapı diplerinde. Kolaçan et ortalığı. Bakalım
görebilecek misin konuk hayaletleri. Görünseler görünseler bir tek sana
görünürler. Öyle ya senin de bir farkın yok ki o siluetlerden.
Çöz bakalım o
kifayetsiz çarpım tablosuyla biçilen günahları ve ifa etmen gereken o rolleri. Umarsız
mısın? Hiç sanmam. Peki, kolay mı? Mümkünatı yok. Peki, sorun ne? Bir
bilebilsem.
Sıktın sıyrıldı değil
mi ey mecalsiz fani? Eşlik eden o yobaz ithamlar nereye kadar. Söyle nereye
kadar döner bu devran…
Devran dediğin ne ola ki…
Olsa olsa bir kefesi ağır basan bozuk bir terazi. Kolaysa biç ömrün kalanını ve
mümkünse başa sar filmi. Ve yeniden başla hem de sıfır noktasından.
Tut çeteleni. Al kâğıdı
kalemi eline ve başla elemeye. Bir bir diz boncukları sevap misali ve boşalt
heybeni ne varsa dünden miras. Asla haram lokma da yeme aç kalsan bile. Varsın hayıflan
varsın isyan et ama sadece kendine. Neden mi… Çünkü korkak olduğun kadar
aptalsın da. Saflık bile az kalır bunca duygunun izdüşümünde.
Kızgın olduğunu
biliyorum ve bir o kadar öfkeli. Zira ihanetin anlamını bilmezdin, halen de
bilememektesin.
Komik değil mi bu kadar
ciddiyetin getirisinin hayal kırıklığı olması. Ve bir o kadar acı bu komik
filmin gözyaşıyla nihayete ermesi.
Evet, film bitti. Onca figüran
ve ihanete uğramış başrol oyuncusu. Önce kalbinin ihanetini kabullenmiş ve
derken ne varsa eşlik eden ömür boyu.
Tamam, sansürlüyorum
tüm o girizgâhtaki replikleri. Hatta tüm replikleri sildim senaryodan. Baş rolde sessizlik çünkü seyirci böyle istiyor.
Koca bir hiç. Ne tek
bir alkış ne de protesto. Salon bomboş en az kayıplara karışan sen kadar.
Belki de yoktun en az
benim aksetmeyen görüntüm kadar. Olmak zorunda da değilsin zira ne bir tahakküm
ne de zorlama olası. Olsa olsa bir düş onca ertelemeye rağmen gün yüzüne çıkmış.
En az güneş kadar sıcak, en az yıldızlar kadar parlak. Ve belki de en az hayat
kadar gerçek. Ve o gerçeğe eşlik eden yürek dolusu sevgi. Anlamını bilmeyen
nicesine rağmen hatta sana rağmen…