Tek yetkili siz olun.  Her şey size sorulmalı ve sizden emir alınmadan hiçbir iş yapılmamalı. Tüm kurum ve kuruluş yöneticileri, iki dudağınızın arasından çıkacak sözlere odaklanmalı. Ve bu sözleriniz talimat kabul edilmeli.

 

Sıklıkla yalan söyleyin.  Söylediğiniz yalan ne yaman büyüklükte olursa o kadar etkili olur. Halk, küçük yalanlardan daha çok büyük yalanlara çabuk inanır.

 

Yalan bile olsa bazı söylemleri sürekli tekrarlayın. Halk, o söylemin nereden geldiğini unutur ve kendi fikriymiş gibi benimsemeye başlar.

 

Asla kendinden başka bir seçeneğe hareket alanı bırakmayın. Gündemi daima kendiniz belirleyin.  Her gündem değiştirmede rakiplerinize zoka yutturun.

 

Asla kabahat ve suç üstlenmeyin. Ağzınızdan kaçırdığınız bazı yaramaz sözler olsa bile tersini söyleyin. Halkta, kafa karışıklığı yapın. Seni eleştirenleri ve iktidarını sorgulayanları uyduruk suçlamalarla hemen enseleyin. Aklınıza esen suçları yöneltin onlara. Sana uzak olanların bile kafalarına fit sokun. Kuşkulandırın onları.

 

Kendine sadık olduğunu sandığın kitle dışındakileri insan yerine koymayın.  Onları her yerde ve her ortamda aşağılayın. Hakaret edin. Sana kul olanlara yuhalatın.

 

Sana ve çevrene gelecek tehlikelere karşı aldatmacı olun. Çok şeyi örtbas etmekten çekinmeyin. Adam harcamaktan asla kaçınmayın. Dün kardeş ve kahraman yaptıklarınızı yeri geldiğinde yerine dibine batırmaktan çekinmeyin. Akla hayale gelmedik suçlamalar yöneltin onlara.  

 

Politik bir sadakat kültürü yaratın. Devlet kademesindeki en yüksek ve en alttaki görevlilerden sadakat göstermeyenleri çil yavrusu gibi dağıtın.  

 

Beğendiğiniz tarihleri geri getirin. Çok önemli tarihi şahsiyetlerden kerhen söz edin.

 

Hedef kitle; yasal zeminde, insani ve doğasal değerlerde toplumsal gösteri yaptıklarında, asla hoşgörülü olmayın. En acımasız şekilde tepelerine binin. Yapmadıkları, asla yapmayacakları suçlamalarda bulunun onlara.

 

Bir lider, daha çok güçsüz insanları manevi yönden kullanmalıdır.

 

Yavuz hırsız olun. En iyi savunma hücumdur. Size karşı bir hareket mi yapıldı, acımasız şekilde devlet şiddetiyle karşılık verin. Eylemleri bastıran devlet güçlerine hak etmedikleri iltifatlarda bulunun ki kraldan çok kralcı olsunlar.

 

Kitlelerin dikkatini, belirlediğin tek bir düşmanlara odaklamalısın.

 

Kişi, yaşamında ne kadar ilkelse, o kadar çok hayvana benzer ve sonunda yaşamın amacını yalnız beslenme olarak görür. Onları besleyerek sürü fedai olarak kullanmalısın.

 

Zayıfa acımak, doğaya ihanettir. Daima kuvvetli görüneceksin.

 

Tanrının yeryüzündeki temsilcisi gibi empoze ettireceksin kendini.  Öyle yalakaların olmalı ki, Tanrının tüm güzel özelliklerini sende gördüklerini söylemeliler. Bıyığının kılı olmak istediklerini haykırmalılar.

 

Kendini ülkeden  ve milletten daha önemli göstereceksin. Sen olmazsan ülkenin batacağını, milletin felakete sürükleneceğini sıklıkla vurgulayacak ve yandaşlarınca tekrarlatacaksın.

 

Halkın, kuş beyinli, balık hafızalı olduğunu bilerek günlük politikalara önem vermelisin.

 

Kendine çok bağlı bir istihbarat örgütü kurmalısın.  Halkı da  ispiyonculuğa yönelterek ondan yararlanma yoluna gitmelisin.

 

Basın ve yayın araçlarını kendine bağlayarak devamlı boy göstermelisin. Bunun dışında, basın ve yayın organlarında seni övecek, rakiplerini yerden yere vuracak yalaka yazarlar ayarlamalısın. Yetmez deyip, sendika, sermaye velhasıl ne varsa hepsine kendi borunu öttürmelisin.

 

Dört bir yana korku salmalısın. Sana karşı olduğunu sandığın kurum ve kişileri tehdit etmekten çekinmeyeceksin.Korkuyu, toplumun her kesimine yayacaksın ki, her tarafta rahat at oynatabilmelisin. Örneğin, devlete bağlı memur, emekli, dul ve yetim maaşı alanlara “ben yoksam maaş bile alamazsınız” korku algısı yaratacaksın.

 

Rakiplerinizi, geçmişleriyle yargılayacaksın. Bunu sürekli yaptığında halkın kafasına, “dediklerinin doğru olduğu olgusunu yerleştireceksin.

 

Bir zaman önce sana muhalefet eden dönek politikacı, yazar, sendikacı, sanatçı, dinci, bilim adamı ve sermaye kesimindeki kişilere makam, mevki ve fazla kazanma fırsatı vererek onları kendine ram edeceksin.

 

Toplumu ayrıştırmaktan çekinmeyeceksin. Dinsel, ırksal ve toplumsal yönden bölmekten asla geri kalmayacaksın. Kavga ve mağduriyeti hep kendine yontacaksın. Halkı, kin ve düşmanlığa odaklayacaksın ki, barışı da sizden bilmelerini sağlayacaksın.

     

Daha çok, sadece bir rakibine odaklanacak ve kötü giden her şeyi onun üzerine yıkacaksın. Onu sindirirken öbür rakiplerine de sataşacaksın. Kendini savunmak yerine rakip gördüklerini savunmaya yönelteceksin. Onları alaya almaktan ve aşağılamaktan çekinmeyeceksin.

 

Hatalı olduğunu veya yanlış yaptığını asla kabul etmeyeceksin. Her türlü siyasi ve çıkar ilişkilerinde suçlandığında, “Darbe yapılıyor” diyerek mağduriyet edebiyatı yapacaksın. Halk, mağdurun yanında olmayı sever. 

 

Sıklıkla kalabalıklar önünde, şarkılı türkülü, şiirli ve gözyaşlı hitabetlerde bulunarak halkı devamlı ateşleyeceksin.

 

Halkın bazı değerlerini iyi kullanacaksın. Bazılarını da çöpe atmaya çalışın. Engel olamadığında ise o değerlerin bir kenarına yapışın. 

 

Halka, hayal bile edemeyecekleri hedefler söyleyin. Büyük kitlelerin kavrayışı çok sınırlı, akılları kısadır. Unutma yetenekleri ise çok küçüktür. Halkın en önemli değerlerini sürekli söyleyin ki, sizi kendilerinden biri bilsinler. Sıklıkla basit ve onların anlayacağı dilden söz ederseniz size daha çok bağlanırlar.  

 

Kendine bağlı bildiğin kitleye, nabzına göre şerbet verin. Onlara düşman gösterin. Sana biat edecek şekilde gaza getirin onları.

 

Kafanıza göre yeni bir nesil yetiştirin.

 

Dünya lideri olmalısınız. Bu hedefe ulaşmak için ne gerekiyorsa yapmaktan çekinmeyin. 

 

Yukarıda yazılı bazı propaganda taktikleri aklınıza, gözünüzün önüne kimi ya da kimleri getirdiğinizi bilemem. Fazla meraklısı da değilim zaten.  Ama, faka bastığınızı söyleyebilirim. Tarihten bir örnek vermek için bunları yazmıştım. Bu propaganda taktiklerini Nazi Almanya’sının; Aydınlatma ve Kapsamlı Propaganda bakanı Paul  Joseph Goebbels ortaya koymuş. Hitler; daha da katkı yaparak eksiksiz uygulamış.

Bu devirde böyle davranan devlet büyüğü olur mu derseniz eğer, ülkemiz haricindeki bazı devletlerde pekala olabilir. Bizde neden mi olmaz? Demokraside aşama yapmış bir milletiz biz. Yani, demokrasinin de ilerisine geçmişiz(!) nasıl bir şeyse…İleri demokrasiyle idare edilen bir ülkede böyle bir devlet büyüğünün olması mümkün değildir. Biat kültürü  olmayan(!) özgür bireylerin bulunduğu bir toplum olduğumuz için devleti yöneten büyüklerimiz asla böyle davranmazlar.  Özellikle hukukun üstünlüğüne  inandıkları (!)  ve adaletli davranmayı ilke edindikleri için (!) böyle yöntem belirlemezler.  Ayrıca, sözde değil (!) özde (!) din kardeşi olduğumuz için, asla yalan söylemezler. Yolsuzlukla işleri olmaz.(!) Haram yemedikleri gibi çoluk çocuklarına da haram lokma yedirmezler.(!) Dil sürçmeleri gerçeği yansıtsa bile…Bu konuda bir olasılık yürütmek bile insanı cehennemlik yapabilir. Kırpıntı günahı olsa bile kafanıza takılan kişinin günahını almayın. Benden söylemesi.

Mesela dedik.

 

Veysel Başer

( Kolay Gelsin başlıklı yazı Veysel Başer tarafından 9.08.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu