Başım Dertte
Başım
fena dertte. Çünkü, beş-altı günden bu yana öfkeliyim desem yalan olmaz. İnternet
sık sık kesiliyor. Telekoma telefon açıyorum, “Kesilmeler buradan da belli oluyor. Kaydınızı
alacağız da…Ekibe söyleyeceğiz de…”
İki gün
önce, ttnet’ten gelen birisinin; Anadolu’nun karasığırından farkı yoktu. Kapıya
öylesine sert vuruşlarda bulundu ki, sanki birisi boğazlanıyor, canhıraş kapıya
vuruyordu. “Zile basmasını bilmiyor musun?” diyerek tersledim adamı. Bu defa anlaşma
sıkıntısı yaşadık adamla. Hem maraton konuşuyor, hem de kelimeleri yarım yamalak
söylüyor. Eline kağıt- kalem verdim. Yazı yazmaktan da acizmiş meğer. Okuyabildiğim
kadarıyla, bir başka moda geçmeliymişim. Arızayı gidereceği yerde akıl veriyor.
Burnundan soluyan bir adam bu durumda ne yapar? “Defol!” deyip, kapıyı yüzüne
kapatır. Bu vatandaş da aynısını yaptı.
Bugün
yine telefon açtım telekoma. Bir erkek çıksaydı kesin küfür edecektim. Yine arıza
kaydı yapıldı. “Şikayet edebileceğim bir yetkiliyi bağlayın beni,” diyorum
bayana, mırın kırın.
Ayda
altmış liraya yakın para ödüyorsun, karşılığında doğru dürüst bir hizmet
alamıyorsun. Benim yerime kim olsa aynı tepkilerde bulunur.
Geçen
aralık ayına kadar DSmart kanalıyla bu hizmeti alıyordum. Telekom, süre
dolmadan beni kendisine çekmek için dokuz takla atmıştı.
Şimdi ise, yan geliveriyor. Kızmakta haklı sayılmam
mı a internetçiler?
Geçenlerde
deniz kıyısına giderek on gün boyunca internetten uzak kalmıştım. Televizyon da
seyretmemiştim. Sadece gazeteye göz atardım. Allah sizi inandırsın, farklı bir
dünyada bulmuştum kendimi. Şimdilerde ise, internetin doğru çalışması için
sürekli sinir katsayısını yükseltiyorum.
Saat,
yirmi otuz civarı. İnternet açılmış gibi. Işıklar yanıyor. Bakarsın az sonra
birazı kaybolur. İnternete girdiğimde sinyal kesilir mi? “Şansımıza” diyelim.
İnternet kazasına uğramadan yazıyı hemen siteye postalayayım.
Not: İnternet henüz kesilmedi. Butona bastım gitti.
Veysel
Başer