Bu yazı, aynı zamanda sizin için bir
teşviktir.
Ümraniye
Belediyesinin giderek marka haline dönüşen “Resim, Hikaye ve Şiir” yarışmasının
10. ödül törenine özel davetliydim. Altı ay kadar önce tabi. Yeni yapılmış belediye binasının zemin
katındaki sergi salonuna girdiğimde kendimi, “Çanakkale Savaşları” arasında
bulur gibi oldum. “Çanakkale
Savaşları”nı iki zavallı kahramandan dinlediğim-yazdığım, savaş meydanlarını
ve araç.-gereçlerini gördüğüm için resimler arasında ürperdim bir an. Yarışma konusu olan “100. Yılına girerken
Çanakkale Destanı”na özgü emek ürünü resimler U şeklinde sergileniyordu geniş
salonda. Girişin sağındaki resimlere dikkatlice bakışım bir görevlinin
dikkatini çekmiş olmalı ki, nazik bir tavır ve ifadeyle serginin sahne solunda
başladığı bildirildi. Gösterilen
resimlere gittim. İlk başta, on beş- on altı yaşlarındaki asker bir çocuk resmi
vardı. Çok canlıydı. Meğer birinci seçilen resimmiş bu. İkinci ve üçüncü gelen
resimler de birinciliği hak eden resimlerdi. Devam eden mansiyon kazanmış on
resim ve sergilenmeye değer görülen kırk iki resim de derece alan resimler kadar güzel ve büyük
anlam ifade ediyordu…
Davetliler
çoğalmaya başladı. Salon girişinin sol tarafındaki köşede büyük bir yığın
halinde içi dolu bez torbalar duruyordu. Meraklı olduğum için birisini alıp
içine baktım. Biri kalın kapaklı olmak üzere üç kitap ve kitap halinde üç resim
albümü. Bir başka görevliye, “Bunların ne olacağını?” sordum.
Ödül
sahipleriyle davetlilere takdim edileceğini söyledi görevli.
Yan
taraftaki masada kalınca bir defter duruyordu. Yarışmayla ilgili gözlem-öneri
ve görüşler yazılıyormuş. “Biz de bir-iki kelam edelim,” deyip aldık kalemi
ele.
“Resim, Hikaye ve Şiir” yarışmaları, Ümraniye
için bir marka olma yolunda. Ülkemizin herhangi bir yerinde ya da yurt dışında
yaşayan vatandaşlarımızdan edebiyat düşkünü ve ressamlar için Ümraniye deyince,
düzeyli ve çok katılımlı bu yarışma akla gelecektir. Belediye başkanı sayın
Hasan Can’ın adı da belleklerde yer edecektir. Ümraniye için oluşturulmakta
olan bu yarışma marka değerinin aynı düzeyde ve kalitede devam edeceği ümidini
taşımaktayım. Yeter ki, yarışma esasına siyaset bulaşmasın. Sevgi ve
saygılarımla.
Veysel Başer
Sahnenin sağ yanındaki uzunca bir
masada, Belediye Başkanı Hasan Can adına hazırlanmış, dereceye giren ve mansiyon
kazanan yarışmacılarla jüri üyelerinin isimlerine özgü kalın cam plaketler sıralanmış
halde duruyordu.
Davetliler artınca, hazırlanan
kokteyller sergilenen resimlerle oturma yeri arasındaki boşlukta duran yüksek
tabure-masalara dağıtıldı. Oldukça zengindi sunumlar. Nefis bir tadı olduğu
için, birisi biraz saklıdan olmak üzere üç içli köfteyi ham yaptım…
Belediye başkanı ve erkanı gelince ödül töreni başladı. Önce, bir TRT sanatçısı,
sazı ve türküleriyle ödül törenini şenlendirdi. Bu arada da belediye
görevlileri, içinde yarışmayla ilgili kitap seti bulunan torbaları dağıttı. Ben
de, çok kişi gibi kitaplara ve resimlere kısa göz attım.
Şiir jüri üyelerinden Prof. Dr.
Nurullah Genç davet edildi kürsüye. Dağıtılan kitapta, Prof ve Dr. ünvanlarının
yanı sıra akademisyen şair olarak da belirtilen Nurullah hoca, öncelikle
Çanakkale Savaşları destanı ve bu yarışmayla onu şiirleştiren şiirlerle ilgili
görüşlerini belirtti. Aman Allah’ım… O ne güzel bir hitabet… Sözcükler,
şiircesine dökülüyor dilinden…Tatlı ses tonuyla sözcükleri billur bir pınar
gibi akıtan Nurullah hocaya hayran kaldım. Başımı geriye çevirip baktığımda,
tüm konuklar, benim gibi hayranlıkla Nurullah hocayı dinlemekte…
“Çanakkale Savaşları Destanı” adlı
yarışmaya 1333 şiir katılmış.
Alkışlarla yerine oturan Nurullah
hocadan sonra kürsüye, resim jürisi üyelerinden Prof. Dr. Hüsrev Subaşı davet
edildi.
“Nurullah hocanın enfes hitabından
sonra benim ki yavan olacak, “ diyerek bizleri gülümsetti Hüsrev hoca.
“Çanakkale Savaşları Destanı”yla ilgili olarak yapılan resimlerin objektif bir
bakış açısıyla değerlendirilmesinde çok zorlandıklarını dile getirdi.
“Çanakkale Savaşları”nın bu kadar güzel ve anlamlı resmedilebileceğini ummadığını
belirtti. Resimleri yapanlara hayranlık duyduğunu dile getirerek bitirdi
sözlerini.
Yarışmaya,
214 resim katılmış. Her bir resim, bir tablo halindeydi.
Hikaye dalında konuşan olmadı. Bir
yazarın en fazla iki eserle katıldığı yarışmaya gelen hikaye sayısı: 1572
Belediye başkanı Hasan Can davet
edildi kürsüye. Az da olsa siyasi söylemde bulunsa da benim için önemli olan şu
sözleri oldu.
“Kapalı zarfla önüme gelen sonuçları
bildirmekten başka bir etkinliğim olmadı ve olamazdı da.”
Ödül dağıtımına geçildi. Ödüller,
belediye başkanı ve protokolde oturanlarca (jüri üyeleri dahil) takdim edildi..
Plaketlerin yanı sıra, zarflar içine konulmuş nakit para ödülleri de verildi.
Hem de hiç kesintisiz. Takdir edilecek bir uygulama olarak tanımladım bunu.
İlk ödül verilen resim yarışması
birincisi Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde okuyan genç kıza,
plaketini ve içi para dolu beyaz zarfı (para ödülü) veren belediye başkanı, bu
resmi nasıl yaptığını sordu.
“Çanakkale’de şehit olan gençler
için oğlan kardeşimi model olarak kullandım,” diye yanıtladı üniversite
öğrencisi.
Ümraniye
belediyesi, 11. Resim, Hikaye ve Şiir Yarışması açmış. Öyle sanıyorum ki, bu
yarışmayı benim de üye olduğum Antoloji şiir sitesiyle koordineli yapıyor.
Yarışmanın bu seneki konuları şöyle. Resim: “Çanakkale Savaşları Destanı.”
Hikaye: Konu serbest. Şiir: “Çanakkale Savaşları Destanı”. Yarışma şartları ve
ödüllerle ilgili hususlar, Ümraniye Belediyesi ve Antoloji sitelerinden
öğrenilebilir. Hikaye ve şiir ödülleri şöyle.
Hikaye:
Birinci ; 8.000
TL.
İkinci : 6000
Üçüncü : 4000
Mansiyon: 1500
(10 adet)
Şiir: Birinci :
5000
İkinci :
4000
Üçüncü :
3000
Mansiyon: 1000
(10 Adet)
Ve geldik zurnanın zırt deliğine.
Edebiyat Evi’nin değerli kalemleri. Şiir ve hikaye dalında katılın bu
yarışmaya. Dereceye ya da mansiyonlara girdiğinizde, emeğinizin karşılığını
az-çok alacağınız gibi, çıkacak bir kitapta hikayeniz-öykünüz, şiiriniz
yayınlanacaktır. Dolaylı olarak bir kitabınız olacak. Ayrıca, Ümraniye
belediyesinin kültür müdürlüğü e-kitabında eseriniz devamlı okunacaktır.
“Ha, bunları yaşamış biri olarak bu
yarışmaya katılacak mısın?” diye sorarsanız, geniş kapsamlı bir çalışmamdan
fırsat bulursam hikaye dalında katılacağım. 10. yarışmada hikaye dalında
dereceye giren ve mansiyon alan hikayeleri okudum. Anladığım kadarıyla, yazım
kurallarına uygun eserler dereceye girip mansiyon almış. Eserler, tahminen kitap
sayfası olarak en az on sayfadan aşağı değillerdi. Yani, biraz uzun solukluydular.
Konular, pek bildik değildi. Ayrıca şu husus da göz önünde tutulmalı. Her üç
yarışmada dereceye girenlerin yanı sıra mansiyon kazananların bazıları, bu
işlerin gediklisi durumunda. Yani, üst düzey edebiyatçılar diyebilirim. O
nedenle çok çalışmak gerekir…
Sitemizin şiir ve öykü-hikaye yazan
kalemleri. Gayri biraz büyük oynayın…Gösterin yeteneğinizi…Başarılar sizin
olsun…
Veysel Başer