Biliyorum,
Hüzünlere bürünmüş.
Ağlayan bir sonbahar sabahı,
Sızlayan kalbini dinlemeyerek.
Sevginin isyanına inat,
Sessizce gideceksin.
Buralar sensiz,
Bahçeler ıssız kalacak.
Keder serpilmiş topraklar,
Suskunluklardan ıstırap çekecek.
Ardından mahzun olacağım.
Akşamlar mayalanmış zamanlarda,
Uykusuna hazırlanırken.
Koynunda taşıdığı gizemlerin durgunluğunda,
Ihlamur ağacının altında sevgiyi koklardık.
Çaylarımızın tadı damaklarımızda erirken,
Ufukları yutan gözlerin başka gülerdi.
O an dünyaları fetheder,
Mutluluktan bin kez ölürdüm.
Tebessümlerle mırıldadığın nağmeler,
Filiz vermeye aç tohumlar olur,
Gönül bahçeme serpilirdi.
Yorgun yüreğim şenlenir,
Gözlerinde demlenirdim.
Belli ki,
Gideceksin buralardan.
Son kez dinle ne olur,
Kalbimi götürme,
Kendinle bırak ta git.
Ya da damarlarımdan çek al seni,
Sil duygularımdan sevgini.
Bomboş ve bir hiç olarak bırak beni,
Yoksan ne yapayım bu bedeni.
Ya da çak bir kibrit yaşadıklarımıza,
Tükenen sevgimizle beraber,
Gemileri yak ta git.