Nidalar yükselirdi
En tanınmazlıkta
Bakir ovalar esir
düşmüşken
O eserekli düşlere
Kılıksız kılıfsız
yaşanırken…
Pencerelerde sardunyalar
Kuş yuvaları kadar
kırılgan
Tümlerken hayatları o
suretsiz yalanlar.
Özdeş ve yalın
Hani nerede o eşrafım
Olanı görmezden gelip
de
Görünmeyene dokunan
Eşlik ederken o heyula
buhran.
Uzak odalarda yakın
ruhlar
Yakın olup da can
evinden vuran…
Nasıl ki izafi
Peyder pey olsa da
Kılı kırk yaran
İçerisinde, çevresinde
Mubah değil asla
zikredilen onca yalan.
Mimlenmiş bir kere aşk
Sığmaz iken yere göğe
Yanında hem özlem hem
hicran.
Devasa gölgeler
Peşkeş çekilirken
karanlığa.
Kaç hadi kurtar kendini
Asla yenilme
Mimlenmiş kerelerce
Adı aşk nasıl olsa.
Yoldan çıkmış bir kere
Ne zaman erdi ki bu hikâye
nihayete.
Hır gür ve onca telaş
Randımanı öfke
Nice terk ediş
Döndü işte
Başladığı yere.
Fazlasıyla yılgın gönül
Bir o kadar sünepe
Yol yordam bilmese de
Her daim mihenk taşı
oldu ömrün.