Hatırlar
mısın ey vefasız sevgilim? Aşk gülümseyen yüzü ile gönül kapımızı çalmıştı, ben
gönül kapımı sonuna kadar açtım, sen ise bir türlü açmadın sebepsiz anlamsız
arzularına yenik düşerek, açmadın kapattın! Ben ise deliler gibi etrafında
koşturdum, gönül kapını aç diye aylarca öksüz bir çocuk gibi, gözlerimde akan
yaşların masumiyetine aldırış etmedin hep somurtkan yüzünle burun kıvırdın, ne
bana kucak açabildin, nede yarınlarımıza, nede mutsuzlukla çığlık çığlığa
feryat eden viran mutsuz gönlüne bilmem neden? Niçin? Niye?
Ben
kollarımı sana dünyalar kadar açtım, bak hala açık duruyor edebim den
kapatamadım, belki bir gün pişman olur da geri dönersin, mutsuzlukla benim gibi
yanma diye.
Belki
layık görmedin kendini, aşkın berrak gülümseten gözlerindeki ışıltıya masumiyetine,
belki beni kendine layık görmedin söyleyebilirdin, beni aylarca o sahte
gülümseyen gözlerinle aldatmadan önce söyleyebilirdin benimle dalga geçtiğini, şaka
yaptığını, gönlünü bir süreliğine eğlendirdiğini, o zaman anlardım bu kadar
üzülmez ve yıkılmazdım… İşte o zaman ıslak kaldırımlarda, tek başına kokunu
aramazdım, yağan karların altında gözlerinde gördüğüm bembeyaz düşlerimi
yıllarca kaybettiğim beni sende aramazdım…
Gittin
hayallerimi yıktın
Yıktın
perişan ettin gittin
Gittin
ve geri dönmedin
Dönmedin ama ben sensizde güldüm
Mehmet
Aluç