Orta
ana dolunun bozkırları gibi yaralı ıssız yüreğim, yakar güneş gibi yarınsız ’lığımı
gözlerin, şiirlerin yalnızlığı hecelerin gözyaşı gibi mısraların garipliği gibi
feryat eder yüreğim…
Gülümseyen
şiirlerin mısraları ile hiç uyanamadı Türkiye’m, yüreğini karanlıkta bıraktı
bıraktık şiirlerin kendi karanlığı kendi karanlığımız gibi, açsaydı açsaydık
gönlümüzü şiire aydınlanacaktı dünyamız, rüyalarımız ,yarınlarımız çocuk
sevinci gibi şen neşeli…
Geçiştirdik
boş sözlerin takırtıları ile şiirlerin bize söylemek istediklerini yetim
bıraktık, yetim düşleri görüyoruz ağlayarak uyanıyoruz…
Bazen
de kuru yavan birkaç mısra söylüyoruz söylemiş olmak için…
Zaman
şiir’sizlik zamanı, zaman aşksız sahte sevgileri yaşama zamanı, zaman sahte
gülücüklerin zamanı başka ne söylemeli, şiir olmadıktan sonra gönülde dilde, hece
hece dizilmiş yâre söylenecek bir şiir söylenmedikten sonra yavan sözler ile yâri
severek, şiir ile saramamanın hasretine ne söylemeli…?
Hasretler
vuslata şiirle gönüllere ulaşmayınca, firari adımlar ile şiirden kaçınca ne
Mevlana’yı , Ne Yunus’u, Ne Pir Sultan Abdalı ne de aşkı anlarız ne de aşkın
ılık nefesini nefesimizde hissedebiliriz.
Gönüller
sukutla yatar kalkar sukutla yârin gözlerine bakar, ararız sessizliğimize bir
ses bulamayız, karşımızdadır şiir yâre gönül kapımızda sesleniş olan heceleri
mısraları ile atarız kapısına bir tekme, yeriz ondan sonra önümüze her gelenden
bir tekme…
Gönül
Dostu Yunus Emre ne güzel demiş:
Bir
kez gönül yıktın ise,
Bu
kıldığın namaz değil.
Yetmiş
iki millet dahi,
Elin,
yüzün yumaz değil.
Ne
erenler geldi geçti,
Bunlar
yurdu kaldı göçtü.
Pervaz
urup Hakk'a uçtu,
Hüma
kuşudur kaz değil.
Yol
odur ki; doğru vara,
Göz
odur ki; Hakk'ı göre,
Er
odur ki; alçak dura,
Yüceden
bakan göz değil.
Erden
sana nazar ola,
İçin
dışın pür nur ola,
Belî
kurtulmuştan ola,
Şol
kişi kim gammaz değil.
Doğru
yola gittin ise,
Er
eteğin tuttun ise,
Bir
hayır da ettin ise,
Birine
bindir az değil.
Yunus
bu sözleri çatar,
Sanki
balı yağa katar.
Halka
meta'ların satar,
Yükü
gevherdir, tuz değil.
Yunus
Emre
Pir
Sultan Abdal ne güzel demiş:
Aç
artık dost kollarını,
Gel
ey dostum yavaş yavaş.
Yol
karanlık gözüm görmez,
Gel
ey dostum yavaş yavaş.
Dardayım
gel artık ulaş,
Muhabbet
yolunu dolaş.
Sensin
dost yarama ilaç,
Gel
ey dostum yavaş yavaş.
Haydar'ı
Şah senin adın,
Bilirim
sende muradım.
Çok
peygambere uğradım,
Gel
ey dostum yavaş yavaş.
Artık
bana aç kolları,
Yağmur
geçti, yağar dolu.
Boynumda
gezer dost kolu,
Gel
ey dostum yavaş yavaş.
Sanadır
bu sözüm sana,
Artık
al ulu divana.
Kavruldum
dost yana yana,
Gel
ey dostum yavaş yavaş.
Pir
Sultan başka yol bilmez,
Senin
bu yolundan dönmez.
Alev
oldu gayrı sönmez,
Gel
ey dostum yavaş yavaş.
Pir
Sultan Abdal
Ve
diğer gönül dostları da aynı güzellikte gönülleri mamur etmek sevgi ile
sarılmamız için söylemişlerdir şiirlerini, şiirden daha güzel gönül saran ne
vardır söz olarak, gönül dili olarak, his olarak…?
Mehmet
Aluç