Varlığın Ve Hiçliğin Arasında Bir Yerdeyim
Hem aşk hem hüzün oldu adın…
Kimi zaman mana mana döküldü gözyaşım,
Kimi zamansa divane aşık gibi pır pır etti yüreğim…
İki mana incisi dizdim gidişinin ardından.Biri vuslat idi “ayrılık”tan evvel,diğeri de ayrılık idi “vuslat”tan evvel.Kanadı kırık yüreğim ayırt edemez oldu güvercinin ayağındaki muştuyu.Oysa bilinemezdi özgürlüğün içindeki tutsaklık.Zinciri kırılmamış ne çok umut beslemişti insan,bilememenin huzursuzluğunda…
Köşeye çektim tüm düşlerimi.Fazlaydı umutlarımın içindeki umutsuzluk.Denklik dengesini korumaktan çok uzaktaydı çünkü.Üç vaktin içine gizlemeye çalıştım sevdamı.Dün’ümde yaşadım seni,bugün’ümde çektim acını,yarın’larıma “işte geleceğim” diye bellettim adını.ama olmadı işte.Ben her şeyi,en ince ayrıntısına kadar düşünmüş olmama rağmen imkansızlıklar silsilesi duvar gibi çıkmıştı önüme.Denedim sana ulaşmanın bir çok yolunu.Önce yumrukladım duvarları,belki dedim “yıkılır da ulaşırım sevdiğime”.Sonra bağırdım duvarın dibinden sana.Adını sayıkladım.Ağladım,çabaladım sesimi duyurmak için.Olmadı…Başaramadım.Şimdi o duvarın dibine çöktüm.Kulağımı duvara yasladım ve bekliyorum.Neyi beklediğimi bile bilmiyorum üstelik.Belki sesini duymayı,belki de bir mucize olup duvarın yıkılmasını…Bilmiyorum…
Gidişinin ardından dargınlığını ilan ettim şiirlere.Küstüm onlara.Nedenini söylemişlerdir belki sana.Söylemedilerse söyleyeyim.Önceleri bana seni anlatırlardı.Musra mısra nefesim olurlardı.Ne zamanki seni özlesem,vuslata dair umutlarını muştularlardı.Birbirimizden uzakta kaldığımız günlerde gelir bensiz geçirdiğin her an’ın dökümünü yaparlardı.Ne çok severdim onları…Ancak şimdi hepsi senden bihabermiş gibi davranıyor.Ama biliyorum ki benim yerime sen soluyorsun onları.O sıcacık tatlı nefesinle.Diyaframından yükselen kadifemsi ses tonunla okuyorsun onları.Sana da beni anlatıyorlar değil mi?Yokluğunda nasıl perişan olduğumu,nasıl dağıldığımı falan anlatıyorlardır.Kıyamazsın sen bana gelirsin değil mi ? Şüphem yok zaten gelirsin.Bırakmazsın beni sensiz.Bilirsin yapamayacağımı…Kendimi kandırmayı ne çok seviyorum.Gelmeyeceksin,biliyorum.Bağrımda ateşe verdiğin yangını söndürmeye gelmeyeceksin (!) …
Ne çok özledim aslında seni.Hasret sözcüğünü sözlüğümün ilk sözcüğü yaptığından beri,adını ağzıma aldığım her an yüreğime ucu ateşe batırılmış oklar saplanır oldu.Bilmediğin,bildirmediğim ruhumda açtığın yaralar,elinin tenime değdiğini her hatırlayışımda acılarım nükseder oldu.Oysa bilmem gerekirdi,senden uzakta,varlığının her an’ını delicesine özleyeceğimi.Perde perde geçmekte olan zamanın uğradığı tek liman benmişim gibi hissediyorum.Yokluğunu her dakika,her saniye hatırlatmasına ne lüzum var ? Zaten yoksun,olmayanın boşluğu,hiçliği nasıl bu kadar apaçık meydanda olabiliyor ?...
Galiba,varlığının hüzün perdemi aralayacağını düşünüyorsun.Nefes almanın bile bana yeteceğini.Bugüne kadar bundan en ufak bir şüphe dahi duymamıştım.Aşkın gerçekliğiyle gözümü boyayan ebruli laflarının,sanki ilk kez duymuşum gibi beni boş yere hayretler içerisinde bıraktığını anladım.Bu bir aldanıştı oysa.Şimdi senden uzakta “sabır” sözcüğünün anlamını bile mıhlamışken zihnime,çelişkili bir sonuca varacağımı bilmiyordum.Sana ulaşacak bütün yollara teker teker döşedikten sonra acı sözlerini,aşk ve sevgiliye dair bildiğim bütün doğruları,bir çaput parçasına sararak sana göndermeye karar verdim bugün.Şüphedeyim artık ki,uğrunda akıttığım gözyaşlarından oluşan nehirlerden geriye bir katre su kalsın ! Bir daha akıtmayacağım tuzlu sularıma,umut besleme sakın.Çünkü ucu senle nihayet bulmayacak gözyaşından ne hayır gelir sevdaya…
İmkansızlığın ve ümitsizliğin aynı manaya geldiği şu durumumda ateş ateş yakan sözlerimi sana sunmaya,sunamasam bile aylardır içimden çıkmak için uğraşan sözcükleri huzuruna dizip,hiç olmamışsın gibi davranmaya and içtim.Ve andım belki matemin olur belki de kurtuluşun bilemem elbet.Fakat hissizlikle yoğrulan gönlünü bir nebze de olsa hislendireceğinden yana kuşkum yok..Ucu sonsuz görünen ayrılığıma kapıyı açma vakti geldi…
Hoşça kal;
Varlığını
aşk (!) diye bellediğim sevgili
…
Sena DEDE
07-11-2009
21:45
(
Varlığın Ve Hiçliğin Arasında Bir Yerdeyim başlıklı yazı
sena-dede tarafından
8.11.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.