Yarım yamalak uykunun
perdesi
Düşmüşken gölgelere ve
Kekremsi bir tat
damakta düne dair.
Yoldaş bildiğim
imgelerin seyrinde
Geçerken zaman dalga
dalga
Tutunurken bulutlara
can havliyle.
Girizgâhında gidişlerin
Peyder pey yükselirken
indinde
Küflü geçmişin…
Kuşlar göç eti edeli
Efkârında sonbaharın,
Geçmedi susuzluğum
kuraklığında hasretin.
Oysa nasıl da
hamarattım bin yıl öncesi
Tek tek dizmiştim
üzünçleri gönül bağına
Toplamıştım da koruk
düşleri
Sevdanın nazında,
niyazında.
Sığdıramamıştım henüz
yere göğe
Dağınık, savruk benliği
Serdim örtü misali
yalnızlığıma
Nüksetmiş son beste
Solarken günbegün
Çaldı rengim karaya.
Devinirken zaman geceye
Bitiminde ufkun
İzafi varlığındı
dokunduğum.
Azgın dalgalarında
ruhun
Yeniden avuçladım
gölgeleri
Son olduğunu bilsem de.
Ellerimin sıcağı eridi
eriyeli,
Kâfir düşler çıkmıştı
oysa son seferine.
Hanidir o yılgı
Sus payı iken son
bedel.
Tek çığlık dahi
atamazken
Neyin kefaretidir bu
ödediğim…
Pamuklara sardım
sarmaladım bakir düşleri
Üzünçleri gömmek
olsaydı keşke
En meşakkatlisi
Atfedilen sonsuzluk
En büyük yanılsama,
Belli belirsiz bir
hıçkırık
Takılan boğazıma.
Suskun uykusuzluklara
gebe gece
Hırçın yazgım çoktan
çizse de rotasını
Karadır, bilirim,
yalanın rengi.
Neresindeyim hayatın
Gelmişim de gidiyorum,
desem de
Ta dünden
Miras sakıncalı onca
teferruat
Takıldı gözlerim düne
Mazi dökülür yaprak
yaprak.